BEŞİKTAŞ’ın ilk 45 dakikalık oyun anlayışı, kesinlikle Rıza Çalımbay’ın isteklerinden kaynaklanan bir mücadele biçimi değildi.
Bunun altını çizerek, sahadaki 11 Beşiktaşlı’yı, objektif bir görüş kıskacına alıyorum. Her biri, bildiğini okuyan, duyarsızlığa ve ürkekliğe mahkumdu.
Orta sahada rakibe bıraktıkları boş alanlar...Yardımlaşmada isteksizlik... Ve hücumda acemilik...
Bunların hiç biri Çalımbay’ın birkaç haftada Beşiktaş’a yüklediği değerlerle bağdaşmadı.
Ve bu nedenle, ilk 45 dakikada Beşiktaş’ta görev yapan 11 adamı sahanın en kötüleri olarak ilan ediyorum. Çalımbay’ın Beşiktaş’ı, böylesine mahkum bir oyun kurgusu içinde tutmak gibi bir yanlış bir oyun kurgusu ile doldurduğuna da inanmıyorum.
İlk 45 dakikanın bir kötü adamı daha vardı. O da, iki centilmenlik dışı hareketi atlayan, daha doğrusu yakalama becerisi gösteremeyen hakem Fırat Aydınus...
Song’un topsuz oyunda Veysel’e, diğeri de Necati’nin İbrahim Toraman’a salladığı tekmeler...Kartlar sarı veya kırmızı olmalıydı gibi bir değerlendirmeye girişmiyorum. Ancak, her iki hareketin de birer kart gerektirdiğine inanıyorum.
* * *
Beşiktaş, oyunun genelinde G.Saray’ın her iki kanattan taşıdığı toplarda Ribery ve Ayhan’ı kontrolde sıkıntılar yaşadı. Burada, her iki bölgenin sorumluluğunu taşıyan Ali Güneş ve İbrahim Üzülmez’i eleştirmek gibi kolay bir yaklaşıma yönelmeyeceğim. Özellikle Ribery’nin kalitesi ile Ayhan’ın performansı, Beşiktaş’ın bu bölgelerde yaşadığı sıkıntının başlıca nedeniydi.
Oyunun final bölümünde Çalımbay’ın sahaya sürdüğü Ahmet Dursun, Sergen Yalçın ve Ahmed Hassan, skoru değiştirmek için düşünülmüş son çareydi. Hani, tutarsa, tutar gibilerinden...
Oysa, Beşiktaş bu maçı sahadaki yetersizliği kadar kafalardaki derbi ve Ali Sami Yen’de oynama gibi iki gereksiz baskı sonucu kaybetti.
Tümer Metin’in böylesine etkisiz ve kimliğinin çok ötesinde bir 90 dakika geçireceği kimin aklına gelirdi.
Tayfur-Koray ikilisinin her orta saha savaşından yenik çıkacağını kim düşünebilirdi.
Daniel Pancu’nun oyunda kaldığı sürece, sanki ayaklarına pranga vurulmuş gibi yürümekte zorlanacağını söyleseler kim inanırdı.
Ve yedikleri golde, Necati’nin hiç bekletmeden topu oyuna soktuğu anda, Beşiktaş savunmasının pozisyonu böylesine soğuk ve hareketsiz bakışlarla seyredeceğini kim kestirebilirdi.
Beşiktaş’ın kazanmak için bir şansı vardı. G.Saray 10 kişi kaldıktan sonra doğan bir şans. Onu da kullanamadı...