Obir özlemdi. Aklından atamadığı ve gönlünden hiç silemediği bir tutkuydu. Hep o sihirli sözcüğün peşinden koştu.
Hiç de yanılmıyorum, tam 8 yıl kovaladı. Ah, o şampiyonluk... Kimi sezon göz kırptı, sonraları nedense kaçıp gitti. Kimi sezon aralarına birileri girdi.
Hiç unutamam... Bir sezon onu zorla ayırdılar Beşiktaş'tan. Ve yıllar böyle geçip gitti. O özlem hiç bitmedi. Her sezon yeniden alevlendi. Ve bir ateş topu gibi Beşiktaş'ı kasıp kavurdu...
VE dün gece İnönü'de bir düğün şenliği yaşanıyordu. Beşiktaş şampiyonluk giysileri içinde ne de yakışıklıydı.
Sanki bir kartaldı...
Şampiyonluğu kucakladığı gecede bakın neler yaptı Beşiktaş?
Oyunun ilk 45 dakikalık bölümünde Beşiktaş, Lucescu klasiğinin tüm ayrıntıları ile donatılmıştı. Savunma önlemleri oyun kurgusunda yine ana düşünceyi oluşturuyordu.
Savunmada Zago-Ronaldo-Ahmet Yıldırım üçlüsü kendi bölgelerinin sorumluluğunu taşıyordu. Hücum organizasyonu gibi aktif oyuna yönelik girişimlere pek takılmıyorlardı. Ama savunmada adeta kuş uçurtmuyorlardı.
Orta sahada Giunti-Tayfur ikilisi ve Pancu özellikle ilk yarıda bu hassas bölgenin ağırlığını taşıyacak gerçek kimliklerini sergilemekte sıkıntılar yaşıyordu.
Ve hücumda Lucescu'nun tek forvet ısrarı, İlhan Mansız'ı G.Saray yarı alanında yalnızlığa itiyordu.
Yine de ilk yarının iki net pozisyonunu Beşiktaş yakalıyordu. 37'nci dakikada Pancu'nun kaçırdığı fırsat, oyunun kırılma noktası olabilirdi.
Ve İlhan Mansız'ın ayaklarına dolaştırdığı diğer fırsat, Beşiktaş'ın gelecek dakikalarını strese sokuyordu.
Sergen'in üzerinde G.Saray orta sahasının inatçı markajı, oyunun her dakikasında etkinliğini hissettiriyordu. Bu amansız baskı Sergen'in farklı kişiliğinin oyuna yansımasını engelliyordu. Ancak, büyük usta bir yolunu bulup maçın skorunu belirleyecek beceriyi bir kez daha tekrarlıyordu.
Oyunun final bölümünde Beşiktaş'ın hücum hevesi ilk 45 dakikaya oranla daha diri ve gerçekçi idi. Bu dakikalarda Lucescu'dan, Ahmet Dursun'u oyuna alacak yürekli bir davranışı bekleyenler arasında herkes gibi ben de vardım... Ancak Lucescu, mantık ve matematiğin katı kurallarından kolay kolay ayrılmıyor. İlhan Mansız'ı çıkartıp, Ahmet Dursun'u oyuna sokarken, yine kendi klasiğine hiç dokunmuyordu.
Ve Beşiktaş dün gece yakaladığı sonuçla mutlu sona ulaşırken, 8 yıllık bir özlemle İnönü'de kucaklaşıyordu. Lekesiz, şaibesiz ve her 90 dakikası tertemiz bir şampiyonluk İnönü'de Beşiktaş'a koşuyordu.
Herhalde böyle bir şampiyonluğa kimse bahaneler aramayacak. İtiraz bile etmeyecek. Ve bakıp bakıp kıskanacak...