Beşiktaş, sahanın her bölgesine taşıdığı egemenliğini yüksek tempo ile besleyince, 90 dakikayı pozisyon zenginliği ile geçirdi.
Daum'un kadrosunda taşlar yerli yerindeydi. G.Birliği maçında sağ kanatta gönülsüz ve keyifsiz oynayan Tayfur, dün gece sevdiği ve hoşlandığı bölgedeydi. Kaptan, orta alanın ortasında üretken ve verimli bir kişiliğe bürünüyor. Attığı nefis golü, yaldızlayıp bir kenara koyuyorum. Ve oynadığı oyunun, attığı gol kadar güzellikler taşıdığını da kelimelere dökmek istiyorum...
Gözlerim, iki haftadır İlhan Mansız'ı kovalıyor. F.Bahçe maçında yakın markajdaydı. G.Birliği maçında saha koşulları berbattı. Her biri, belki de Mansız'ı etkileyen faktörlerdi. Dün Yozgat maçının bütününde onda farkedilir bir performans düşüklüğü hissettim. Düşüncelerimi Vedat Okyar'a da söyledim. Sevimli bir yanıt aldım.
‘‘Onun için kötü yazma. Böyle adamların ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Beklenmedik bir anda tabelayı değiştirir.’’
Okyar'ın lafını dinledim, bu kez pas geçtim. Mansız'ı bir daha böyle görürsem, şimdiden söylüyorum fena bindireceğim.
G.Birliği maçının ıslıklanan adamı Baya'nın kendisi sahada, kulakları tribündeydi. İşittiği azarın etkilerini onda görebiliyordum. Benzeri bir olayı yaşamaktan korkar gibiydi. Ama attığı kafa golüyle tüm sıkıntılarından sıyrıldı, kurtuldu.
HERHALDE YANILMIYORUM
Beşiktaş savunması artık farklı bir performans sergiliyor. Ronaldo-Ahmet ikilisi göbekte mükemmel bir uyumla oynuyor. Ali Eren'in performansı her geçen hafta yükseliyor. Bireysel hatalar kayboldu, özgüven, adam paylaşımı özlenen düzeye tırmanmaya başladı. Beşiktaş'ta bir farklılığı daha gözlemledim. Gerektiği dakikalarda ve özellikle tempoyu zorlarken, sahanın geniş alanlarında rakibe uyguladığı amansız baskıyla oyuna ağırlığını koyuyor ve egemenliğini kabul ettiriyor.
Şimdilik abartılmış duygularla seslenmek istemiyorum. Ancak, gördüklerim ve izlenimlerimden hemen farkedebiliyorum. Beşiktaş takım olabilme konusunda parlak ışıklar saçıyor. Herhalde yanılmıyorum...