İlhan Mansız'a sıralayacağım övgüleri diğer satırlara bırakarak, oyunun geneline bir göz atıyorum...
Beşiktaş'ın, kimliğine yakışan tempoyu yakalayacağı dakikaları ısrarla bekledim. Sahanın hiçbir bölgesinde düşündüğünü uygulayamıyordu Beşiktaş...
Bunun nedenleri net çizgilerle görülüyordu. Beşiktaş'ın pas trafiğini düzenleyecek ve hücuma etkinlik sağlayacak Tümer-Baya ikilisi, rakibin yakın markajından sinerek pasif bir kişiliğe bürünüyorlardı.
Kanatların etkinliği ve hücum becerisi de sınırlıydı. Sağda Tamer, solda İbrahim ve Bayram'ın taşıdığı toplar, Beşiktaş'ı aradığı pozisyona koşturacak seviyede değildi.
İyi oynayan ya da skoru değiştirebilecek bir kahraman arıyordum Beşiktaş'ta... Ali Eren müthiş bir performansla oynuyordu. Ancak, birileri çıkıp skoru değiştirmeliydi. İyi oynamasa da, Beşiktaş'ı korku ve endişelerinden kurtaracak birileri gerekliydi.
GECENİN GÜZELLİĞİ
İlhan Mansız mı? Böyle zor gecelerin kahramanı elbette İlhan Mansız olabilirdi. Beşiktaş'ı mutluluğa ancak Mansız uçurabilirdi. Attığı iki gol de birbirinden güzeldi. Anlatırken bile keyif alıyorum. İlk golde topu göğsüyle yumuşatması, sonra rakipten kurtulup voleyle tamamlaması, bir film şeridine sıralanmış nefis karelerdi. İkinci gol, özgüven ve kararlılığın bir ürünüydü. Yaklaşık 25 metreden savurduğu mükemmel şut, bir füzeyi andırıyordu. Bu golde Baya'nın, İlhan Mansız'ı topla buluşturması da karenin bir başka güzelliğiydi.
Beşiktaş için yazacak başka şeyler bulamıyorum. Eğer, bu sütunları doldurmak için kelime veya cümleleler sıralama gereğini hissetsem, her satırı İlhan Mansız'a ayırırım. Çünkü, dün gecenin rengi, kahramanı ve tartışmasız adamı İlhan Mansız'dı.