İKİ adam oyuna keyif ve heyecan taşıdı. Biri Ahmet Dursun, diğeri John Carew...
Tribünler John Carew’i her haliyle seviyor. Bir gol kaçırdı, çocuklar bile atardı. Tribünler hiç umursamadı. Alkışladı, moralini tazeledi Carew’in... Attığı birbirinden güzel gollerin ardından da çılgına döndü...
Herhalde, rengi ve fiziği taraftara Pascal’ı hatırlatıyor. O da seyircinin dilinden iyi anlıyor. Gollerden sonra kimlere koşacağını biliyor.
Beşiktaş’tan uzak geçirdiği aylar Ahmet Dursun’a bazı gerçekleri öğretmiş. Oyuna asılıyor, formasını ıslatıyor. Ve her geçen hafta performansını ikiye katlıyor.
Üstelik oyun anlayışında bir farklılık gözlemledim Ahmet Dursun’un... İlk kırkbeş dakikada üç yaratıcı pas attı. Her biri akıl doluydu, kalite kokuyordu.
***
İbrahim Akın’ın her hareketin en iyisini yapmak gibi bir huyu var. Kafasında bir şeyler tasarlıyor, sonra inatla pozisyonu zorluyor.
Egoist gibi görünse de, aldanmayın... Bir an önce kaleye ve gole ulaşmak gibi olağanüstü bir istek taşıyor. İbrahim Toraman, gerçek kişiliğine adım adım yaklaşıyor. Hırslı kimliği onu ilk toplara girmeye zorluyor. Yine de dengeli ve kontrollü... Özellikle savunmanın gözden kaçırdığı sürpriz adamları kolayca yakalıyor.
Biri var ki, belki oyunda fazla hissedilmedi. Ön plana çıkmadı... Ama inanılmaz bir hırs ve arzu ile oynadı. Ahmed Hassan’ı anlatmak istiyorum...
Taşıdığı sorumluluğun bilincindeydi, gösterişsiz ve sade oyundan güzel bir örnek verdi. Ahmed Hassan’ın 90 dakikası bir ders gibiydi.
***
Bu farklı galibiyet Fenerbahçe derbisi için bir ölçü gibi düşünülebilir mi?
Böyle bir kıyaslamaya girmek istemiyorum. Ve Beşiktaş’ın bu farka bakarak bir tuzağa düşeceğini de beklemiyorum.
Yalnız bir soru kafamı kurcalıyor. Rıza Çalımbay, derbiye nasıl bir onbirle başlayacak. Dün Ankaragücü maçındaki gibi hücum özellikleri ağır basan bir kadroyla mı?
Yoksa, Kadıköy cehenneminde F.Bahçe’nin yıldızlarını hırpalayacak ve oynama rahatlığını kıracak bir onbirle mi? Bunu merakla bekliyorum...