Herkes teknik adam!

ÖYLE bir takım ki... Geçen sezon 26 maç hiç yenilmedi. Sonra şampiyonluğu yakaladı. Ve UEFA Kupası'nda çeyrek finale kadar yürüdü.

Bu sezon oynadığı 5 lig maçının her birinde rakiplerini hakladı. Ve şimdi de 14 maç rekoruna koşuyor.

Böyle bir Beşiktaş eleştirilir mi?

Eleştirilebilir. Ancak, hırpalanmadan, ‘‘İnsaf’’ boyutları aşılmadan ve de değerleri unutulmadan eleştirilir.

Diyorlar ki...

Tempo, geçen sezondaki gibi yüksek değil.

Savunma, hava toplarında yetersiz kalıyor.

Orta saha, çabuk oynayan rakip karşısında adam kaçırıyor.

Lucescu,
bu eleştirilere nasıl bir yanıt verdi?

‘‘Beşiktaş'ta herkes teknik direktör.’’

Gerçekten ilginç ve sitem dolu bir yanıt. Uysal ve güleç Luca, kızdı mı, gündeme bomba gibi düşen yakıştırmalar yapıyor.

Ve uzmanlık alanına girenlere hemen ateş açıyor!

*Ê*Ê*

VE
madalyonun diğer yüzünü çeviriyorum... Eleştirirken Beşiktaş'ın unutulan artılarını ve yeni değerlerini hatırlatmak istiyorum.

Beşiktaş artık, kenar yönetimden hiçbir uyarı almadan, tempoyu oyunun seyrine göre ayarlamasını biliyor.

Ekonomik oynamaya özen gösteriyor. Gereksiz fantazilerden kaçıyor. Sahayı beraberce paylaşarak, doksan dakikanın yükünü birlikte taşıyarak takım disiplininin en olgun örneklerini sunuyor.

Her bir futbolcu, görevinin bittiği yerde, bir başka sorumluluğa soyunuyor. Eli belinde beklemiyor. Bunun en canlı örneğini Malatya maçında Ronaldo'nun bir santrfor gibi attığı golde gördüm. Zago'nun özellikle ilk yarıda rakip alana attığı rekor düzeydeki deparlarda bunun örneklerini yaşadım.

Herkes fizik gücünü son nefesine kadar kullanıyor. Sergen bile, oyunda kaldığı sürenin her dakikasını savaşarak ve boğuşarak geçiriyor. Yeteneklerinin arkasına saklanmıyor.

Ve Beşiktaş'ta herkes gol atmak ve hücuma katılmak gibi bir istekle koşuyor. Beklenmedik bir anda, sürpriz bir gol ve golcü ile tanışıyorsunuz.

Luca'
nın sitemi de herhalde buradan kaynaklanıyor. Ve yukarıdaki değerleri hatırlamadan Beşiktaş'ın sadece eksilerini gündeme getirenlere kızıyor...

‘‘Beşiktaş'ta herkes teknik adam!’’

*Ê*Ê*

F.BAHÇE
kazandı. Ancak, gündeme yine Hooijdonk oturdu. Maçtan bir-iki gün önce servis arkadaşlarıma anlattım...

Ağustos ayının ilk haftasından başlayarak plajlarda ve özellikle kumsallarda Hooijdonk'u taklit etmeye, onun frikiklerini atmaya hevesli yüzlerce çocuk ve genç gördüm.

Kumsala kaleyi yerleştiriyorlar. Kalenin önüne 7-8 çocuk baraj kuruyor ve aralarından biri de Hooijdonk oluyor. Bu çocuk ayağını Hollandalı usta gibi kullanmaya özen gösteriyor. Top, ya havada bir kavis çizip, köşeden içeri girecek. Ya da Hooijdonk atışı gibi yerden sekip, kaleciyi yanıltacak.

Golün diğer çeşitleri çocuklar arasında itibar görmüyor. Ama Hooijdonk gibi atanlar hemen omuzlara alınıyor.

Gaziantepspor'a attığı nefis frikik golünden sonra hemen o çocukları hatırladım ve yazma gereğini hissettim...

Bakın Hooijdonk , Gaziantepspor maçındaki nefis frikik golünden önce neler yapmış ve söylemiş... Olaya ve kaleye en yakın kişi foto muhabiri arkadaşım Atılay Kayaoğlu'nun ağzından dinledim...

Elleri ile arkadaşlarını uyararak bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Topa vururken onlardan kaleci Ömer'i perdelemelerini, görüş açısını kapatmalarını istiyordu. Topa vurana kadar, hep bu işaretleri yaptı.

Ve böyle bir yerden kullanacağı frikik atışının çalışmalarını idmanlarda defalarca tekrarlamıştı. Arkadaşları ile bunun provasını yapmıştı.

Maçtan önce Hooijdonk'un frikikten gol atamayacağını ısrarla söyleyen Gaziantepspor Teknik Direrktörü Nurullah Sağlam bile bu vuruşa şaşırmıştı. Ve şaşkınlığını şu sözlerle dile getiriyordu...

‘‘Her türlü çalışmayı yaptık. Her önlemi aldık. Ama öyle bir yerden vuracağı hiç aklımıza gelmemişti...’’

İşte Hooijdonk farkı. Her türlü olasılığı düşünerek, idmanlarda çalışmasını, uygulamasını yapıyor.

Ve rakibi beklenmedik bir anda vuruyor!

*Ê*Ê*

HAFTANIN
futbolcusu Konyaspor'dan... Adı Zafer Biryol. G.Saray maçında bir gol attı ve olağanüstü bir savaşım örneği sundu. Sorup soruşturdum Zafer'i... Bakın neler söylediler.

Geçen sezon kan kanseri hastalığına yakalanan kız kardeşi Neşe Ergül'e iliğini verdi. Bu da onun meslek yaşamını etkiledi. Göztepe'de oynuyordu ve bu olaydan sonra uzunca süre yedek kaldı. Ama o yine de mutluydu. Kardeşi yaşama dönmüştü.

Bunlardan etkilendiğim için değil, G.Saray maçındaki performansı için Zafer'i haftanın karmasına önerdim. Daha sonra telefona sarılıp onunla konuştum. Ve kutladım Zafer'i. Sadece G.Saray maçındaki başarısını değil...

İnsanlığını da kutladım.
Yazarın Tüm Yazıları