Hakkınız var mı?

BEŞİKTAŞ oyuna yanlış başladı. Uyuşuk ve ağır tempo ile garanti pozisyon kovalamak zaman kaybından başka bir şey değildi. Böyle bir yanlış, ilk 45 dakikadaki kısır skorun başlıca nedeniydi. Beşiktaş, yine ilk yarıda hücuma çıkarken yanlış bölgeleri seçti.

Kalabalık Malmö savunmasını göbekten yıkmak isteğinin hiçbir yarar getirmeyeceği belliydi.

Oysa, Ali Tandoğan ve İbrahim Üzülmez ile rakibi kanatlardan avlamak ve savunma dengelerini bozmak daha kolaydı.

Beşiktaş, topu bu bölgelerden hücuma taşıdığı pozisyonlarda ağır Malmö savunmasının nasıl sallandığını kolayca gördüm.

Sadece cılız ve seyrek kontrataklarla hücuma çıkan Malmö gibi kalitesi sınırlı bir takım karşısında tempoyu çabuklaştırmak ve canlandırmak gibi basit bir düşünceyi akıl edemeyenleri şiddetle eleştiririm.

H H H

Skoru ve sonucu bir kenara bırakıyorum. Ve samimi duygularımı dile getirmek istiyorum.

Sezon başından bu yana geçen haftalarda hep Beşiktaş ile birlikteydim. Hiçbir maçta Beşiktaş’ı böyle bir sistem kaosu içinde görmedim.

Anlayan lütfen söylesin. Daniel Pancu ne gibi bir görev üstlenmişti... Bir ara savunmanın göbeğinde gördüm, sonra sağbekte rastladım Pancu’ya... Daha sonra kaybettim...

Ahmet Dursun’u ilk 45 dakikada kalabalık Malmö savunmasının içine kurbanlık koyun gibi atmak ve acı çektirmek dayanılır gibi değildi.

Ahmet Dursun-Youla ikilisini yan yana getirmek için ilk yarıyı feda etmek yanlış bir bekleyiş değil miydi?

Kleberson gibi ayakları iş yapan bir futbolcuyu hücuma göndermek için ikinci yarıya kadar oyalanmanın nedenini söyleyebilir misiniz?

Adamcağız, ikinci yarıda özgürce oynama şansı buldu. Aldı sazı eline ve Malmö kalesine tek başına savaş açtı.

Atılan her şut ve yaratılan her pozisyonda onun katkı ve becerisi vardı. Diğerleri de Kleberson’a uyum sağlasa, Beşiktaş, en azından bir golün sevincini yaşardı...

H H H

Tümer Metin’in sanki ayakları düğümlenmişti. Etkisiz alanlarda gereksiz çalımlarla zaman öldürdü.

Ahmed Hassan’a ne yaptığını sorsan, kendisi de bilmez. Youla’nın gerçek kişiliğine dönmesini bekleyenlere sabırlar diliyorum.

Böyle oynayan Beşiktaş’ın rövanş için gerekli rahat bir skoru yakalaması mümkün müydü?

Üstelik İnönü’de maç kaybeden bu Beşiktaş, rövanş için taraftarına bir umut ışığı yakabilir miydi?

Yine de bekleyeceğim. Hani söylerler... Top sahada yuvarlandıkça, bir maçın sonucu her türlü sürprize açıktır.

İşte bu sürprizi yaşamak için İsveç’e gideceğim. Ve bitiş düdüğüne kadar bu duygularımı sürdüreceğim.

Bu arada, bir ricam olacak... Beşiktaş teknik heyeti ve tüm futbolcular bu maçın filmini bir köşeye çekilip defalarca izlemeli. Ve şöyle bir soruya yanıt aramalı... Bu kadar kötü oynayarak Beşiktaş’ı utandırmaya hakkımız var mı?
Yazarın Tüm Yazıları