OYUNUN ilk 45 dakikalık bölümünü bitirdikten sonra hemen kaleme sarıldım. Tribünlerin coşkusuna ve de hoşgörüsüne kulaklarımı, tabeladaki skora da gözlerimi kapayıp Beşiktaş'taki gerçekleri sıralamaya başladım...
İlk 45 dakikayı hatalı ve düşük bir pas yüzdesiyle oynayan Beşiktaş'ın sıkıntıları tek tek ve hemen sırıtıyordu. Bir garip gece yaşıyordu Beşiktaş... İlk yarıda tek olumlu ve isabetli pas, ancak 23. dakikada bir degaj atışında kaleci Cordoba'nın ayağından çıkıyordu. Bu koca ayıbı hiç unutmadan notlarıma düştüm...
Oysa, Lucescu'nun sahaya sürdüğü 11'de taşlar yerli yerindeydi. Ve bu kadro, gerekli pas trafiğini düzenleyecek, Beşiktaş'ı tempoya koşturacak özellikli oyunculardan oluşuyordu.
Sergen'siz 11'de ısrarla Tümer'in devreye gireceği anı bekledim. Ama oyuna hiçbir katkısını göremedim Tümer'in... Serdar Topraktepe, Beşiktaş'ın kanatlardaki sancısına bir çare olabilirdi... Serdar'da da umduğum pırıltıları yakalayamadım. Beşiktaş, sağ kanatta da aynı sıkıntıları, benzeri sorunları Tamer'le yaşıyordu. Ve bu kanat sorunu her hafta Beşiktaş'ın üzerine bir kabus gibi çöküyor, temposunu ve ritmini bozuyordu.
***
BEŞİKTAŞ, Sergen'le bir başka oynuyor. Herhalde, Lucescu da böyle düşünüyor. Sakatlığı nedeniyle kulübede oturttuğu Sergen'i 58. dakikada dayanamayıp oyuna alırken, Beşiktaş 2 dakika sonra ikinci gole kavuşuyordu.
Bir frikik atışında Tayfur'un kafasına gönderdiği pastaki ustalık, sadece bu ‘‘marka’’ adamda görülebilecek bir güzellikler buketiydi...
Amaral'ın ikinci yarıdaki oyununa bayıldım. Sergen'in gelişiyle Amaral'daki farklılığı rahatlıkla görebiliyordum. Özellikle Sergen'e yakın oynadığı pozisyonlarda, Beşiktaş'ın pas yüzdesi olumlu gelişmeler gösteriyordu.
Lucescu deneyimli bir hoca. Oyunu akıl süzgecinden geçirene dek taşları yerinden oynatmıyor. Sabırla bekliyor. Ve gerektiği anda gerekli değişikliği cesaretle yapıyor.
Tayfur'u oyuna alışı, aksayan Tolga'yı kenara çekişi ve orta sahayı Yasin'le coşturması, Lucescu'nun notunu yükselten refleksler dizisiydi...
***
ÖZLENEN Beşiktaş'ın sahne alması için İlhan Mansız ve Pascal Nouma'nın dönüşlerini bekliyorum. Ve beklerken de Beşiktaş’taki ‘kanat’ sorununu ısrarla gündemde tutmak istiyorum.
Her hafta kanatlarda değişik isimler deneyen Lucescu'nun, bu hassas bölgeye hala aradığı isimleri bulamadığını yüzündeki hoşnutsuzluktan kolaylıkla anlıyorum.