JEAN TİGANA, iki uç noktayı pilot bölge seçti. Ve direkt kaleye koşan iki adamını kanatlara yerleştirdi.
Sağda Burak Yılmaz, solda İbrahim Akın. Kağıt üzerinde böyle bir tercihe dudak bükenler, oyun başladıktan sonra ön yargılarından uzaklaştılar.
İstatistikler, Tigana’nın hiç de yanılmadığını adeta bağırıyordu. Beşiktaş’ın soldan İbrahim Akın ile rakip kaleye taşıdığı her atak bir pozisyon yarattı. Ve sağ kanattan Burak Yılmaz’ın kaleye yönelik her deparı, Fener savunmasının oyun kurgusunda sıkıntılar yarattı. Özellikle Ümit Özat’ın bu kulvardaki hücum etkinliği ve kanat bindirmeleri Burak Yılmaz’ın varlığı ile sınırlı kaldı. Hiç abartmıyorum.Beşiktaş uzunca bir süre sonra ilk kez adam gibi bir ilk yarı oynadı!
Hani, Tigana’nın hep şikayet ettiği o anlamsız top kayıplarında, orta saha biraz daha becerikli davransa, ilk 45 dakikadan sürpriz bir skor çıkabilirdi. Bu alanda Kleberson aktif bir tempo sergiledi. Savunma sorumluluğunu hiç aksatmadan, hücum hevesini hep diri tuttu. Serdar Kurtuluş ve Delgado, aynı aktiviteyi gösteremediler. Oyuna katkıları sınırlıydı. Özellikle Delgado’dan farklı bir yorum bekleyenler yanıldılar. İlk yarıdaki oyun temposu, maçın final bölümünde Beşiktaş’ı daha farklı düşüncelere yöneltebilirdi. Daha çok hücuma, hatta galibiyete yönelik heveslere taşıyabilirdi.
* * *
Jean Tigana’nın Delgado’yu oyundan alması ve Ricardinho ile devam kararının perde arkasında bir galibiyetin planı gizliydi. Tigana’yı ilk kez bu denli yürekli gördüm! Unutmadan hatırlatayım. 78.dakikada Beşiktaş’ın yakaladığı fırsat oyunun kırılma noktasıydı. Ricardinho’nun şutuna kaleci Volkan’ın plonjonu...
Ve birkaç dakika sonra Nobre’nin davranışından harcadığı bir başka fırsat... Beşiktaş’ın böylesine cömert ve hovardaca davranmak gibi bir lüksü olabilir miydi? F.Bahçe’nin kesin favori gösterildiği... Daha açık konuşayım, Kadıköy’de yaşanacak olası bir hezimetinden korkanların sözleri aklıma geldikçe...
Beşiktaş’ın böyle bir lüksü olamazdı. Beşiktaş bu lüksü yaşamaya kalktı ve olası bir galibiyetten oldu!