KAZANMAK için oynadığına göre, Beşiktaş'ın bazı değerlerini sahaya yansıtması gerekiyordu...
Öncelikle yüksek tempoyu denemeli ve yardımlaşmayı hiç eksiltmeden oyunun geneline yaymalıydı.
Bunu gerçekleştirmek de birkaç futbolcunun oyundaki sürekliliği ile orantılıydı. İlk yarıda Giunti ve Yasin'in savaşçı kişiliklerine Pancu'nun da katıldığı dakikalarda, Beşiktaş'ın etkinliği hemen fark ediliyordu.
Kaan Dobra ve İbrahim'in hücum hevesleri sınırlıydı. Bu da Lucescu'nun savunmadaki ‘‘garantili önlem’’ klasiğinden kaynaklanıyordu.
Beşiktaş işini oyunun ilk yarısında bitirebilirdi. Ama Sergen'in kaçırdığı ikinci penaltı, Beşiktaş'ın skor rahatlığını önledi. Ve Beşiktaş için stresli dakikalar başladı...
* * *
Maçın 21. dakikasında Cordoba'nın, Cafer'in ayaklarından aldığı top, belki de oyunun kırılma noktasıydı. Cordoba'nın son haftalardaki başarı grafiği hızla yükseliyor. Ve her oyunda yaptığı bir kurtarış, maçın sonucunu etkiliyor.
Bir zamanlar oyunu başladığı gibi diri ve tempolu bitiren Pancu, her nedense artık sınırlı dakikalarda verimli olabiliyor. Dün, Adana'da kış ortasında açan güneş gibiydi... Bir göründü sonra kayboldu...
Savunmada Zago-Ronaldo ve Ahmet Yıldırım oyunun yükünü çeken üçlüydü. Birkaç gereksiz fantazinin ötesinde, risksiz ve basit oynamayı denediler.
İlhan Mansız oyunda kaldığı dakikalarda moralsiz ve etkisizdi. Hakem ve rakibe sıcak davranışlarıysa, Mansız'ın en olumlu yönüydü.
* * *
İlk golün hazırlanışında İlhan'ın önüne attığı nefis pas bir Sergen klasiğiydi. Ancak, oyunda sürekliliği yoktu Sergen'in...
Oyunun final bölümünde Beşiktaş üç net pozisyon yakaladı. Bunları cömertçe harcaması Beşiktaş'ı ve sonucu zora sokabilirdi...
Beşiktaş, Adana'da gerektiği gibi oynadı. Ve kovaladığı puanları almayı becerdi. Bu sonuç, gelecek iki hafta için bulunmaz bir moral kaynağı... G.Birliği maçında da bu sonucu tekrarlarsa Beşiktaş'ın şampiyonluğunu kimse engelleyemez.