VE Erik Gerets, televizyon karşısında iki dilim balığını yerken, ve de şarabını yudumlarken, Zico ile Jean Tigana haftanın derbisinde kıyasıya boğuşuyordu.
Derbiden çıkan kısır sonuç, Erik Gerets’i daha da keyiflendirdi... Maç sonrası Belçikalı hocaya sordular...
Balık nasıldı?
Şahaneydi. Ağız tadı ile yedim.
Ve Tigana’nın da bakışlarından anladım. Kaçırmaya çalışsa da, en az Gerets kadar tek puana seviniyordu...
Fener derbisini kaybetseydi, şimdi ağır adımlarla sehpaya doğru yürüyordu.Yalan mı?
Başkaları yadırgasa da, Kadıköy’deki beraberlik, Zico’yu da mutlu kıldı! Ama medya kısır sonuca başka açıdan bir yorum getirdi ve noktayı koydu...
Korkak Zico!
Ne yaptı da bu damgayı yedi? Diyorlar ki...
Elinde zengin bir kadro varken... Saha ve seyirci avantajı sendeyken... Psikolojik açıdan ağır bir sarsıntı geçiren Beşiktaş maçında pasif futbolu tercih edersen, damgayı yersin...
Korkak Zico!
Biraz gerilere dönüyorum. Sezon başında herkes Zico’nun F.Bahçe’ye hücum futbolu oynatacağını söylüyordu.
Dahası var. Her futbolcuya olağanüstü bir oyun özgürlüğü tanıyacaktı.
Ve yine herkes Zico’lu F.Bahçe’nin 103 gollük rekorunu paramparça edeceğini ileri sürüyordu.
Sadece bir Japon gazeteci, söylenenlerin aksini savundu ve dedi ki...
Zico nereye geldiğinin farkında. Ve F.Bahçe’nin 100. yılındaki hedefini de herkesten iyi biliyor.
Daha sonra Zico’nun F.Bahçe’yi nasıl oynatacağını ana başlıklarla anlatmaya çalışıyordu Japon gazeteci...
Söylediğine bakmayın. Zico, F.Bahçe’de her maçını puana oynayacak. Şovu değil, sonucu düşünerek hareket edecek. Ve F.Bahçe’de yaşamanın ancak bir şampiyonluk ile gerçekleşeceğini aklından hiç çıkarmayacak.
Doğru söylemiş, ufak-tefek Japon meslektaş... Maç sonrası Zico’nun demecini bir okuyun. Neler söylüyor...
Skora hiç üzülmedim. Bir derbi oynadığımızı düşünürseniz, tek puan iyidir!
Ne tuhaf bir lig haftası...
Tigana tek puana seviniyor, Zico tek puanı bir derbi için yeterli sayıyor.Ve Erik Gerets rakiplerinin tek puanla yetinmesine kadeh kaldırıyor...
Şerefe Mösyö Gerets!
* * *
DERBİNİN stresinden biraz uzaklaşıp, Güney’e kaçalım...
Antalyaspor-G.Saray maçında G.Saray’ın golünden sonra birkaç taraftarın Yılmaz Vural için başlattığı tezahürat, deneyimli teknik adamın moralini bozdu.
Ve maçtan sonra açtı ağzını, yumdu gözünü...
3Geri zekalılar, tarihinizde Antalyaspor’un G.Saray’a karşı bu denli etkili oynadığını hiç gördünüz mü?
Bu bir...
3Eşek herif, sen kim oluyorsun da bağırıp beni eleştiriyorsun?
Bu iki...
3Şuna bak. Tellerin üzerinde bir köpek gibi havlıyor.
Bu da üç...
Bunları söylerken, Yılmaz Vural’ın suratı bembeyazdı, öfkeden titriyordu, yıkılacak gibiydi...
Ve Yılmaz Vural bir kalp hastasıydı!
Aman hocam, biraz dikkat. İşin şakası yok. Bu kalp böyle bir öfkeye dayanmaz!
* * *
LAF, teknik adamlardan açıldı, iki çalıştırıcıyı gündeme getireceğim.
Biri Engin İpekoğlu, diğeri Bülent Uygun.
Engin, Bursaspor’u çalıştırmaya başladı. Oynadığı üç maçı da kazandı.
Yani, üçte üç yaptı!
Bülent Uygun ise, Sivasspor’un başına geçti ve Süper Lig’de oynadığı iki maçı da aldı.
Onları yazarken, aklıma bir başkası geldi. A.Gücü Teknik Direktörü Hikmet Karaman, Başkent takımında göreve soyundu ve son 5 haftada müthiş bir performans yakaladı...
4 galibiyet ve 1 beraberlik!
Şimdi Süper Lig’de gözler bu 3 adamın üzerinde. Yine de raitingi yabancılar yapıyor.
Ve 3 büyüklerin kaymağını da onlar yiyor!
* * *
F.BAHÇE beraberliğinden sonra bazı dostlar sordular...
Beşiktaş yenilseydi, başkan Demirören yine Tigana’nın arkasında duracak mıydı?
Evet duracaktı. Ama bu gönülsüz bir duruş olacaktı.
Yazımın başında bu derbiden çıkan tek puanın kimleri sevindirdiğini sıralamıştım.