ORHAN ERDEMİR, derbiyi bitiren düdüğü çaldı ve silahlar hemen Christoph Damu'a çevrildi...
- Korkak Daum. Böyle oynatılır mı?
Alman ateş hattındaydı ve kurşunlar üzerine yağıyordu...
- Sen, bu çok koşan takımı ne diye tutuyorsun?
Evet, fizik açıdan Türkiye liglerinin en sıhhatli onbirini ne diye kendi yarı alanına hapsediyorsun. Ne diye komplekse sokuyorsun?
- Yahu, bu takımın sağ kanadı yok mu. Buradan hücum etmek yasak mı?
Evet, sağ kulvarın iki adamı Khlestov tribünde, Tamer kenarda beklerken, savunmaya bir de Erman'ı katarak, hücuma limon sıkmanın anlamı neydi...
- Yoksa unuttun mu, G.Saray'ın üzerine gidersen bu takımı zora sokarsın.
Ahmet Dursun-İlhan Mansızikilisini ne güne sakladın? Bu iki golcüyü G.Saray maçında oynatmayıp da hangi maçta oynatacaktın...
- Şu Daum, Tümer ile Baya'nın bile hücum heveslerine gem vurmuştu.
Evet, onların da kafalarını öncelikle savunmaya şartlandırmıştı. Ayakları ileri giderken, akılları geride kalıyordu...
DAUM’A İSYAN MI!
- Yahu, Beşiktaş 10 kişi kaldıktan sonra bayağı pozisyon kovaladı.
Doğru... Bu bir psikolojik olaydı. Beşiktaşlı futbolcular taktik-teknik gibi kavramları bırakıp, puanı kurtarmak için topyekün saldırdılar.
- Yani, korkak Daum'u da bir kenara mı ittiler?
Öyle demek istemedim. Her neyse...
- Daum, maçı başlamadan kaybetmişti. Yalan mı?
Anlayamadım. Neden başlamadan kaybetmişti...
- Hatırlamadın mı, hep söylüyordu. ‘‘G.Saray bizden iyi. Şampiyon olamayız’’ diye.
Bir dakika durur musun. Herkes Daum'a yükleniyor. Ama...
- Ne aması? Bir türlü inanamadı takımına. Ve yaktı Beşiktaş'ı...
Biraz insaf... Karşındaki takım G.Saray. Ali Sami Yen'de yenilmeyen, psikolojik avantajlar taşıyan bir ekip...
- Ne avantajı. F.Bahçe'nin Kadıköy'de yenilmezliği yok muydu. Ne oldu?
Bir dakika be kardeşim. Öyle rastgele üzerine gidemezsin G.Saray'ın. Gidersen, seni fena yakalar. Öncelikle kontrollü oyunu yeğleyeceksin. Daum da bunu yaptı.
- İyi de, 11 futbolcunu savunmaya şartlardırarak kontrollü futbol olmaz.
Burada haklısın. Kontrollü futbola kayıtsız şartsız evet. Ancak, Beşiktaş'ın hücum hevesini boğmak, moralman sindirmek gibi bir yaklaşıma kesinlikle hayır.
- Bırak Allah aşkına. Daum bile itiraf etti!
Neyi itiraf etti?
- Maçtan sonra futbolcularını azarlarken kendini de suçladı.
Ne dedi?
- Belki benim de suçum var. Ancak, sizler de iyi oynamadınız demedi mi?
Evet söyledi. O bir bakıma gerçeği söyledi. Biz de gerçeği görelim.
- Nedir gerçek?
SABUN GİBİDİR!
Daum, Ali Sami Yen'de G.Saray için bir dizi önlemler alırken, yerden göğe kadar haklıydı. Ama önlemlerini, korkaklık damgası vurduracak kadar abartması yanlıştı.
- Bana ne kardeşim. Ben giden şampiyonluğa yanarım.
Dur yahu, hiç mi şansı kalmadı Beşiktaş'ın?
- Tek şansı kaldı.
Nedir?
- Hani, 9 maçlık bir galibiyet serisi yakalamıştı ya...
Evet...
- Şimdi de 8 maçlık bir periyot yakalarsa...
Öyleyse işin sonunu bekleyelim. Yani, Daum'u boğazlarken, Beşiktaş'ı da öldürmeyelim... Ve unutmayalım...
Bu ligin puanları sabun gibidir. Ne ele gelir ne de avuca..