ÇOK gollü ve heyecanı doksan dakika hiç eksilmeyen bir derbi yaşadık. Her derbi gibi maç sonrası başlayan tartışmalar, eleştiriler, övgüler ve de sataşmalar yine gündeme oturdu.
Beşiktaş, derbinin 4.hakemine bozuluyor.
Taraftar, şimdiye dek övdüğü Tigana’nın derbi taktiğine sitem ediyor.
G.Saray cephesinde Eric Gerets omuzlarda dolaşıyor.
Hepsi birer derbi klasiği. Kazanan okşanır, yenilen hırpalanır. Bir de bazı gerçekler gözlerden kaçar ve atlanır...
G.Saray-Beşiktaş derbisinin kasedini bir-kaç kez izledim. Ve çıkardığım sonuç gerçekten ilginçti...
Atılan 5 golün her birinde savunma hataları net çizgilerle görülüyordu.
İbrahim Toraman’ın attığı iki kafa golünde, ön direkt-arka direk paylaşımı gibi bir temel ilkeyi beceremeyen G.Saray savunması...
G.Saray’ın attığı gollerde refleks çabukluğu, pozisyonu sezinleme duygusu ve erken karar verebilme gibi gerekli özellikleri sınırlı Beşiktaş savunması...
Bunları izledikten sonra bir süre düşündüm. Ve aklıma bazı şeyler takıldı. Öncelikle takımların transfer politikası...
Her sezon sonu santrfor ağırlıklı yabancılara harcanan milyon dolarlar...
Daha sonra forvet özellikleri taşıyan orta saha oyuncularına duyulan iştah...
Süper Lig kulüplerimiz, öncelikle bu mevkilerde oynayan yabancılar için bir transfer avına çıkıyor.
Onlar transferin gözdeleri!
Savunma adamlarının değeri ise, yenilen gollerden sonra akla geliyor. Ve kaybedilen bir maç sonrası yöneticisinden teknik adamına kadar bir sitem ve sızlanma dizisi...
Basit goller yedik ve kaybettik. Savunma hataları bize puan kaybettirdi gibi!
Diyorum ki... Bir gün gelecek, savunma ağırlıklı futbolcular gündemde ilk sırayı alacak.
Ve özellikle Avrupa’da başarı bekleyen Süper Lig takımlarımız, savunmasını sağlama almadan Avrupa’ya çıkmayacak.
Buna Avrupa’nın ünlü takımlarından birkaç örnek de sıralayabilirim...
Milan’da oynayan Hollandalı Stam. Juventus’ta Fransız Vieira. Chelsea savunmasında iki Portekiz’li Carvalho ve Ferreira. B.Münih’teki Arjantinli Demichelis. Lyon’da top koşturan Senegal’li savunma adamı Diatta...
Belki bir gün benzeri savunma adamları Süper Ligimiz’de de top koşturacak.
Gol atmak kadar yenilen basit ve hatalı gollerin önemini anladığımız zaman...
* * *
BEŞİKTAŞ’ın, G.Saray derbisini kaybetmesine hiç şaşırmadım.
Adı üstünde DERBİ... Yenilir veya kazanırsın. Bu değişmeyen bir derbi klasiğidir.
Ancak, maç öncesi derbiyi konuşurken, bir şey aklıma hiç gelmedi.
Tigana ile Beşiktaş’ın yakaladığı hücum hevesinin, yine Fransız hoca ile derbide korkuya dönüşeceğini hiç düşünmedim.
Ve Tigana’nın derbiden eleştiri alarak çıkacağını da akıl edemedim...
Bir dostum söyledi. Maç sonrası Nevzat Demir Tesisleri’ne dönen Tigana, futbolcuları ile konuşmuş.
Bir özeleştiri toplantısı!
Herkes derbiye bir yorum getirmiş. Tigana’ya değişik görüşler sunmuş Beşiktaşlı futbolcular.
Kimi gerektiği gibi oyuna konsantre olamadıklarını dile getirmiş.
Kimi 2 gol atmalarına karşın bu derbiyi kaybettiklerini söyleyerek ‘Biz suçluyuz’ demiş.
Kimi orta sahanın savunmaya gerekli desteği veremediğini haykırmış.
Bazıları da yenilgiye başka nedenler sıralamış...
Savunmayı çok geride kurduk.
Fizik olarak sarsıldığımız dakikalarda oyuncu değişiminde geç kaldık.
Hücumu az adamla düşündük.
Korkak oynadık.
Yani, yenilgide kendileri kadar, Tigana’ya da bir fatura keşmiş Beşiktaşlı futbolcular.
Özeleştiri dediğin böyle olur.
Yalnız bu eleştiriyi yapanlar sadece birkaç kişiymiş!
* * *
VE Süper Lig’de hiç beklenmeyen bir tablo çizdi Gaziantepspor.
İlk yarıda kendi sahasında oynadığı maçlarda hiç galibiyet alamadı!
İç sahada 8 maçın 6’sını berabere bitirdi, 2’sinde yenildi.
Ve herkesi şaşırttı Gaziantepspor!
Oysa, daha önceki sezonlar Gaziantep deplasmanı her takım için korkulu bir rüyaydı.
Benzeri bir sonuç Süper Lig’de bir kez daha yaşandı. Zeytinburnuspor, 1996-97 sezonunda 16 maçın hiçbirinde galibiyet yüzü görmedi..
16 maçın 14’ünde yenildi, 2’sini de berabere bitirdi.