Çağırın avukatı

SİVASSPOR yenilgisinden sonra Tigana’ya yönelen istifa çığlıkları duygularımı alt üst etti.

Futbolculuk yıllarında hep alkışlarla beslenen, milyonlarca hayranını peşinden sürükleyen... Ve imza dağıtmaktan elleri adeta nasır tutan bir idol, belki de teknik direktörlük kariyerinin en karanlık gecesini yaşıyordu.

Tigana istifa. Tigana istifa!

Tribünlerden yükselen bu çığlıklardan kurtulmak için kendimi İnönü’den dışarı attım. Sokaklar İnönü’den de beterdi. Aynı öfke orada da ortalığı inletiyordu...

Tigana istifa!

Her şeye karşın üzülmüştüm. Beşiktaş’ın 13 haftada yitirdiği 18 puanı... Onca para ile oluşturulan yeni bir kadronun perişanlığını... UEFA Kupası’nda aldığı iki yenilgiyi... Hepsini unutarak bir idolün böylesine hırpalanmasına üzülmüştüm.

Birden Sivasspor maçı öncesi bir meslektaşımın stat kafeteryasındaki sözleri aklıma geldi. Elime kalemi-kağıdı verip, Tigana’ya sunulan pembe bir yaşamın Beşiktaş’a kaça patladığını hesaplamamı istemişti.

Yaz dedi ve ekledi...

Yıllığı 2 milyon 300 bin Euro!

Bu rakamı hemen 12’ye bölüp aylığını hesapladım. Aşağı yukarı 190 bin Euro.

Önce şaşırdım. Toparlandıktan sonra ağzımdan şu kelimeler döküldü...

-Doğru mu söylüyorsun?

Meslektaşım aynı ciddiyetini koruyarak devam etti...

Fazlası var, eksiği yok!

Bir şey söylemedim. Ama biraz sonra yine konuya dönüp sordum...

-Şunu bizim paraya çevirelim lütfen?

Çevirelim hocam. Çarp 190’ı 1.850 ile...

Ellerim titreyerek çarptım. Çıkan rakam 353 bin küsur...

Yani, ayda 353 bin YTL!

Ellerimin titremesi vücudumu da kapladı. Meslektaşım halime bakıp güldü.

Bu işler böyle hocam, deyip gitti.

İşte, Sivas yenilgisinden sonra yolda bu konuşmayı hatırladım. Ve gazeteye gidene dek rakamlarla uğraştım. Boğuldum adeta...

* * *

VE dün gazetemde İsmail Er’in bir haberini okudum. Sevgili Tigana diyor ki...

İstifa etmemle Beşiktaş kurtulacaksa, istifamı verip giderim.

Daha sonra devam ediyor Fransız hoca...

Hemen avukatlarımı çağırabilirim!

İşte bu sözlerden sonra Tigana için taşıdığım duygular iyice koyulaştı. Ve üzüntülerim öfkeye dönüştü.

Bir zamanların idolü Tigana, gözlerimde ufaldı. Daha sonra kaybolup gitti.

Ama o tehdide yönelik sözleri hala kulaklarımda çınlıyor...

Hemen avukatlarımı çağırabilirim!

Bu tehdidi hatırladıkça, Tigana’ya öfkem hiç dinmeyecek. Ve tribünlerin çağrısına da hiç üzülmeyeceğim...

Tigana istifa.

* * *

YİNE Sivasspor maçı sonrasına dönüyorum. Bir taraftar grubu beni karşılarına alarak ayaküstü bir sorgulamadan geçirdiler. Biri dedi ki...

Bunca yıl bu işin içindesin. Beşiktaş tribünlerinin hiç böylesine kutuplaştığını, birbirine düştüğünü gördün mü?

O taraftar yenilginin ve olayların heyecanını yaşıyordu ve sıcağı sıcağına böyle bir soru yöneltmişti bana...

Diyemedim ki, nelerini gördüm!

Her neyse... Yaşananlar gerçekten kulak ardı edilecek gibi değildi. Başkan Yıldırım Demirören’in beyanatı da olayın ciddiyetini net bir biçimde gözler önünü seriyordu.

Bu bizim için kırmızı noktadır.

Aman Tanrım, Beşiktaş’ın geldiği noktaya bak. Beyanatı dikkatle okudum. Neler söylüyor Yıldırım.

Başlıklar ateş gibi...

Tribünler üzerinde bazı oyunlar oynayıp bütünlüğü bölmek çok riskli.

F.Bahçe derbisi şimdiden ya hep, ya hiç gibi gösterilmek isteniyor. Bu tehlikeli bir yaklaşım.

Beşiktaş’ın sahadaki rakipleri dışında içinde de rakipleri var.

Bu gibi gelişmeler Beşiktaş’a ihanettir.

Bizim bir parolamız var.
Kol kırılır, yen içinde kalır. Bu takımı kimseye yem etmeyeceğim.

Sadece sonuçlara bakarak bunun arkasından politika yapanları... Kaçak güreşenleri kongreye davet ediyorum. Orada hesaplaşalım.

Evet sevgili okurlar, Demirören’in söylediği gibi...

Bu, Beşiktaş için kırmızı noktadır!

Lütfen işin ciddiyetini anlayın.
Yazarın Tüm Yazıları