Bunları niye yazmıyorum

HER biri Beşiktaş’ın derbiyi kazanması için itici bir güçtü. İnönü’de oynamanın alışkanlığı. Seyircinin hazırladığı nefis bir moral sofrası. Ve Mustafa hocanın deneyimi.

İzmir’de ellerde dolaşan Türkiye Kupası’nın getirdiği özgüven ve altı yıldır peşinden koştukları şampiyonluk özleminin yüklediği hırs.

Bu koşullarda oynanan bir derbide Beşiktaş egemenliğini sahanın her bölgesinde hissettirmeliydi. Ve oyunun tartışmasız patronu olmalıydı Beşiktaş.

Oysa, Galatasaray’ın rahatlığı tüm değerleri yerinden oynattı. Ve Beşiktaş’ta skoru belirleyecek isimler ilk yarıda tek tek kayboldu.

Yine de oyunun kaderini değiştirecek pozisyonlar yakaladı. 20.dakikada pozisyonu yaratan ve hazırlayan Tello, bencilliğin tuzağına düştü. Bobo veya Holosko’ya çıkartacağı topu kaleye vurdu.

Net bir pozisyondu. Üstelik olası bir gol, Beşiktaş’ın oyun karakterini farklı bir düzeye taşıyabilirdi.

* * *

İlk 45 dakikada Beşiktaş, özellikle Galatasaray’ın iki kanattan taşıdığı toplarla uğraştı. Kewell ve Arda Beşiktaş’ın savunma bütünlüğünü tehdit eden ve bozan isimlerdi. Arda’nın topla beraberliği her atakta Beşiktaş savunmasını hırpaladı.

Mehmet Topal’ın kendi kalesine golü, stres yüklü Beşiktaş’ı aradığı rahatlığa kavuşturacak bir fırsattı.

Bu gol de Beşiktaş’ı gerçek kimliğine döndüremedi!

İkinci yarının hemen başında gelen Galatasaray golü ve Kewell’a bırakılan boş alan Beşiktaş savunma ailesinin rakibe sunduğu bir ikramdı.

Mustafa Denizli’nin, Tello -Yusuf Şimşek değişikliğine bir anlam veremedim. Belki, bir sakatlık?

Tello’dan önce çıkacak birkaç ismi hiç düşünmeden sayabilirim. Acaba Denizli, Yusuf Şimşek ve Tello ikilisinin bir arada oynamasında bir sakınca mı gördü.

Fiziki açıdan Beşiktaş’a getireceği riskleri mi düşündü, bilemiyorum?

* * *

Yusuf’
un attığı gol, hani hep söylendiği gibi şapka çıkartacak güzellikteydi. Ve herkesin atabileceği bir gol, hiç değildi.

Beşiktaş, bu derbiyi birkaç ismin gayreti ve performansı ile kazandı. İlk sıraya Sivok’u alacağım. Riske girmeden, derbinin ciddiyetine ve havasına uygun bir doksan dakika tamamladı.

Rüştü’nün üstün performansı, Cisse’nin gayreti ve ikinci yarıda Yusuf Şimşek’in varlığı Beşiktaş’ı hedefe taşıdı.

Bunları boşuna niye yazıyorum. Beşiktaş gereken üç puanı aldı ve şampiyonluğa iyice yaklaştı. Dün gecenin amacı da bu değil miydi?
Yazarın Tüm Yazıları