Bir yere gitmez

F.BAHÇE, ligde tam gaz gidiyor. Sivas gibi zorlu bir deplasmandan aldığı üç puan bile kimseyi şaşırtmadı.

Ve sonuçta yazılı ve görsel basın, daha doğrusu cümle-alem yine aynı görüşte birleşti...

F.Bahçe, bu lig için fazla bir takım!

Artık, F.Bahçe’nin Süper Lig’de aldığı her galibiyet, yer ve mekana bakılmadan olağan bir sonuç gibi kabul görüyor.

Ama Christoph Daum’un her başarı sonrası verdiği bomba demeçler, F.Bahçe’nin aldığı sonuçlardan daha çok ses getiriyor.

Sivas maçı öncesi Alman Haber Ajansı DPA’ya söylediklerine bir bakın. Nokta atışlarla öfke duyduğu mevzilere adeta ateş püskürüyor. Ve mutsuzluğunu sert bir dille herkese duyurmak istiyor...

Defolup gideceğim!

Daha sonra topun ağzını basına çeviriyor ve bir gülle de oraya sallıyor...

Türk basını sağlıklı bir şekilde çalışmamızı engelliyor!

Ve devam ediyor Christoph Daum...

4 Onlarla oturup bir maçı sportif bir çerçevede analiz edemiyorsunuz.

4 Burada çalışmak çok zor. Bu durumu daha fazla sineye çekmeyeceğim.

4 Başka bir kulüpte çalışmak daha cazip gelirse, Türkiye’deki geleceğimi sorgulamaya başlarım.

Bu sözler, Christoph Daum’u tanımayanlarca belki yadırganabilir...

Ama ona yakın çevreler için hiç de öyle değil.

Peki, nedir bu çıkışın anlamı?

İşte o yakın çevrelerce bu bilmecenin çözülmüş şekli...

Daum, her başarıdan sonra güven tazelemeye özen gösterir.

Bu bir... Daha sonra?

Bazı makamlara mesaj gönderir.

Mesela, nereye?

Örneğin, başkana ve yönetime.

Daha daha nerelere?

Taraftarından futbolcusuna kadar gerek duyduğu her yere.

Fenerbahçe’de 3 sezonda çizdiği tabloya bir bakın Daum’un...

İki yıl üst üste Süper Lig şampiyonluğu. Üçüncü sezonunda 12. hafta itibari ile son 46 yılın gelmiş geçmiş en başarılı performansı.

10 galibiyet ve sadece 2 beraberlik.

Ve hala namağlup bir takım.

Christoph Daum, böyle bir ortamda konuşmayacak da kimler konuşacak.

F.Bahçeli bir yöneticinin söylediği gibi...

Daum fırsatı yakaladı mı, hemen golünü atar.

İşte son demeci de bu gollerden biri. Yoksa, bir yere gideceği yok Daum’un...

* * *

VE Norveç’ten gelen bir haber...

John Carew, ülkesinde yılın futbolcusu seçildi.

Hiç de şaşırmadım.

Dünyanın en formda ekiplerinden biri olan Lyon’da harikalar yaratan Carew’in, Norveç’te yılın futbolcusu seçilmesi gayet normal değil mi...

Beni asıl şaşırtan şey, Beşiktaş bu adamı nasıl gözden çıkardı?

Lyon’un verdiği göz kamaştırıcı para mı!

Olabilir. Yine de haberi okuduktan sonra Malatya maçındaki Ailton’u gözlerimde canlandırdım...

Ve Carew’in büyüklüğünü daha iyi anladım.

Ve bir şey aklıma takıldı.

Beşiktaş, Ailton’u gözden çıkarırsa, kaça alıcı bulur?

Bırakın parayı-pulu, bu formu ve şeklini görüp de bir kişi Beşiktaş’ın kapısını çalsın...

Dişimi kırayım!

* * *

TİGANA yönetimindeki Beşiktaş’ı Malatya maçında beğenen de çıktı, beğenmeyen de.

Ben, beğenmekten çok olumlu bakanlardan biriydim.

Bazı farklı gelişmeler gördüm Beşiktaş’ta. Ali iyi oynamış, Mehmet kötü. Şu berbatmış, diğeri idare edermiş...

Geçin bunları. Beşiktaş’ı kurtaracak ışığı Ahmet’in, Mehmet’in ayaklarında değil, bir başka yerde gördüm.

Nerede mi?

Kafalarında gördüm. Bazıları işin rengini anlamış.

Tigana’nın hazırlayacağı ve yönetime sunacağı rapor herkesi değiştirdi.

Hiçbir futbolcu, kelleyi Tigana’ya kaptırmak istemiyor.
Yazarın Tüm Yazıları