Beşiktaş gibi

TRİBÜNLER doluydu, coşkulu ve istekliydi... Taraftar, Beşiktaş'a mükemmel bir moral sofrası kurmuştu.

Ve sahadaki Beşiktaş da diğer haftalardan farklı bir performans sergiliyordu.

Kenardaki Lucescu bile kulübede duramıyordu. Her biri sanki o uyuşuk ve bezgin günlerden sıyrılmıştı.

Değerlerini ve özelliklerini yakalayan Beşiktaş'ı izlemek ayrı bir keyif veriyor. Hele, tempoyu yükselttiği ve egemenliğini tüm sahaya yaydığı dakikalarda, gerçek kimliği hemen ortaya çıkıyor Beşiktaş'ın...

Kaybolan haftalara ve puanlara hayret ediyorum. Ve hala bir anlam veremiyorum. Dün gece İnönü'deki savaşçı kimliği ile, geçen haftalarda bozguna uğramış bir orduyu andıran Beşiktaş'ı, ne yapsam bağdaştıramıyorum.

* * *

Ve hemen geçiyorum oyuna... Beşiktaş'ı sarıp sarmalayan hırs, Tümer Metin'i de etkilemişti. Tümer'i, hiç böylesine görmedim. Belki de, ben unuttum... Yeteneklerini, özelliklerini kullandığı ve alkışlandığı günlere öylesine ara verdi ki... Dün onu koşarken, boğuşurken görünce hem şaşırdım hem de yadırgadım.

Demek ki, küskün tavrını bırakıp işine sarılmayı akıl etmiş. Açıkçası, doğru yolu bulmuş.

Sol kulvar, Beşiktaş'ın en işler kanadıydı. İbrahim, özellikle ilk 45 dakika bu alanı bir otoban gibi kullandı. Müthiş bir süratle gidip-geldi... Ve etkili ortalar üretti.

* * *

A.Hassan
da herhalde oynadığı oyundan keyif aldı. Bir noktaya saplanıp kalmadı. Sürekli yön ve alan değiştirerek rakip savunmayı şaşırttı. Ve sık sık pozisyon yakaladı...

Daniel Pancu, varlığını hissettiren ve oyuna damgasını vuran bir diğer isimdi. Özellikle oyunun savaş ve mücadele bölgelerine koşan ilk fedai idi...

Beşiktaş'ı haftalar sonra ilk kez farklı bir havada gördüm. Herhalde, dünkü temposunu gelecek haftalarda da sürdürecek.

Ama bilemiyorum, bu hırs ve mükemmel tempo, kaybolan haftaları geri getirecek mi...

Ve kötü de oynasa kazanmayı beceren Fenerbahçe'yi yakalamaya yetecek mi?
Yazarın Tüm Yazıları