LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
SELÇUK DERELİ’nin oyunu bitirecek düdüğünü beklerken, cep telefonum çaldı. Sevgili dostum ve servis müdürüm Esat Yılmaer arıyordu.
Beşiktaş için attığı başlığı söylüyordu bana...
9 canlı Kartal!
Nasıl beğendin mi? diye sordu... Hemen yanıtladım...
Hiçbir yazı Beşiktaş’ı böyle tarif edemez.
Sonra bir soru daha geldi...
Sen yazını yazdın mı?
Hayır yazmadım.
Niye yazmadın?
Beşiktaş’a dalıp gitmişim. Aklıma bile gelmedi dedim...
Güldü ve telefonu kapattı.
Sonra arabaya atlayıp kelle koltukta, şoförün ayağı hep gazda gazeteye yetiştim...
* * *
Gerçekten seyrettiğim Beşiktaş herkes gibi beni de şaşırttı. Bakın, dün geceki 9 canlı Beşiktaş’ta neler gördüm...
Öncelikle forma giyen 14 kişinin her biri kazanma hırsı ile doluydu.
15.dakikada 10, daha sonra 9 kişi kalmasına karşın kaybetmek gibi bir komplekse hiç kapılmadı.
Ve bu inancını tribünlere de taşıdı.
Yardımlaşarak ve savaşarak rakibin sayısal üstünlüğünü kırdı.
Nefis bir fizik gücü örneği verdi.
Takım olabilme gibi Del Bosque döneminde unuttuğu bir özelliğini dün gece tekrar hatırladı. Ve yüreğini sahaya koydu.
Hiç mi yanlışı yoktu Beşiktaş’ın.
Onları da sıralayayım...
Ronaldo’nun kısa bir zaman dilimi içinde gördüğü iki sarı kart.
Tümer Metin’in tehlikeli bölgenin çok uzağında yaptığı gereksiz bir faul. Ve ikinci sarı karttan oyun dışı kalışı.
Ve kenar yönetiminin dün gecenin kahramanlarından ama penaltı atışlarında pek başarılı olamayan Tümer Metin’e penaltı attırması.
Bunlar da Beşiktaş’ın yanlışlarıydı. Ancak, yaşadığı ve yaşattığı güzellikler hepsini unutturdu.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları