SICAK ağustos, kötü yakaladı Süper Lig’i. G.Saray’ı Başkent’te çarptı, Trabzon’u Kayseri’de. Ege’nin sıcağı da Beşiktaş’ı Manisa’da eritti...
Ve pazartesi günlerinin klasik sorusu önce Beşiktaşlı taraftarlardan geldi. Telefonlar vızır vızır çaldı, sitemler birbirini kovaladı...
Abi, nedir bu Manisa yenilgisi?
Kısa kesmek istedim ve kaçamak bir yanıt verdim.
Olur böyle kazalar!
Telefondaki taraftar sesini yükseltti...
Bir şey söyleyeyim mi, yine Gülşen yine Gülşen!
Anlayamadım, ne demek istiyorsun?
Yani, biz o şarkıyı daha çok söyleriz.
Hangi şarkıyı?
Off... Offf... Kömür gibi yanıyorum.
Bir başka taraftar, Tigana’nın hala yeni transferler istemesini kınadı ve dedi ki...
Hiç sızlanmasın. Bir-iki akıllı adamı kadroda tutacaktı.
Kimleri?
Manisa’daki maçı izlerken, Tümer Metin ve Sergen Yalçın’ı sık sık andık. Herhalde kulakları çınlamıştır.
Ve genelde taraftar, Delgado’suz bir Beşiktaş’ın pozisyon üretmekte, gol atmakta ve sonuca gitmekte sıkıntılar yaşayacağı görüşünde birleşiyordu.
Yine de Beşiktaş’ın tek oyuncuya bağımlı kalmasını içine sindiremiyordu taraftar... Ve şu soru ile Tigana’nın karşısına dikiliyordu...
Hani, Beşiktaş bir disiplin takımıydı. Çarktan bir dişli çıktı, Beşiktaş kimliğini yitirdi!
* * *
F.BAHÇE, ağustos sıcağına hiç aldırmadı. 10 kişi ile Erciyes’e fark attı.
6-0’lık skor kadar Alex-Tümer ikilisinin yarattığı güzellikler konuşuldu!
Bu ikiliyi izlerken, aklıma geçen yıllar takıldı. Ve sık sık gündeme düşen bir soru geldi.
Şifo-Sergen birlikte oynar mı?
Şifo geldi geçti, yerini Tümer Metin aldı. Soru yine aynı soru...
Sergen-Tümer yan yana olur mu?
Bu ikili de dağıldı. Tümer Metin, F.Bahçe’ye gitti. Ve benzeri soru yine gündeme düştü...
Zico, Alex ile Tümer’i birlikte düşünür mü?
Yıllardır, böyle bir soruya herkes gibi bir yanıt aradım. Şifo’ya sordum. Aynen şu cevabı aldım...
Birlikte oynadığımız maçların sonuçlarına bir bakıver. Aradığın yanıtı orada bulursun?
Sergen Yalçın’a sordum. Farklı bir yaklaşımla karşılaştım...
Futbol, sadece koşarak değil kafa ile oynanır.
Tümer’e sorma fırsatım olmadı. Ama cumartesi gecesi onun da yanıtını Erciyes maçında buldum...
Kafası çalışıyorsa, ayağı top yapıyorsa... Koşmadan da tekniği ile rakibi şaşırtıyorsa.. Sağına- soluna hayat veriyorsa... Ve en kritik dakikalarda oyuna damgasını vuruyorsa...
Bu muhteşem adamlarla uğraşma. Onlarla futbol keyfini yaşa!
* * *
G.SARAY, Ankaraspor’a puan kaptırırken, gündeme hemen kaçırdığı iki penaltı faciası geldi.
İlkini Necati kaçırdı, diğerini Hakan Şükür!
İlki her neyse. Ama kaçan ikinci penaltıdan sonra Gerets’in hali ekranlara yansıdı. Öfkesini gizlemek için adeta kendini zorluyordu. Sonra bir tartışma başladı...
Penaltıyı atacak başka adam yok muydu?
Elbette vardı. Ama G.Saray’da penaltıları genelde Necati ile Hakan Şükür atıyordu. Şimdi bu ikilinin yanına bir başka isim geldi...
Sasa İliç!
Bundan böyle, G.Saray’ın kazanacağı ilk penaltıda onu görebilirsiniz.
Ancak, sorun sadece kaçan penaltılarda değil. Dün, G.Saray muhabiri sevgili Ali Naci Küçük’ün kaleminden Gerets’in 7 büyük derdi diye bir haber okudum. Gerets’in derdi, G.Saray’ın da derdi değil mi... Üç tanesi Gerets kadar, G.Saray’ı da zorluyor...
1- Gerets, transferlerin sözde kalmasından ve oyalanmaktan bıktı.
2- Bazı yöneticilerin kendisini istemediğini biliyor ve sıkılıyor.
3- Kendi getirdiği Marek Heinz, yönetim kurulu ile arasının açılmasına neden oldu.
Görüldüğü gibi sorun sadece kaçan penaltılarda değil. Acaba sarsılan huzurda mı?
* * *
TRABZONSPOR, müthiş bir kadro kurdu. Hani, herkesin bir çırpıda ezbere sayabileceği bir onbir oluşturdu Karadeniz kulübü.
Ve bu takım ilk maçta Kayserispor’a yenildi.
Erken de olsa ilk maç, teknik direktör Lazaroni’ye ilk eleştirileri getirdi. İlk onbiri oluşturmada yanlış davrandığı görüşü ileri sürüldü.
Yenilgiye karşın eleştirilmeyen tek kişi yeni transfer Marcelinho idi.
Fizik gücü çökene kadar sahanın her bölgesini dolaştı. Yürekten oynadı.
İşte Süper Lig’in ilk haftası böyle geçti. Az daha unutuyordum. İki kulübün veto ettiği iki hakem vardı geçen hafta. Biri G.Saray’ın istemediği Cüneyt Çakır... Diğeri Trabzonspor Asbaşkanı’nın, "Çıksın adam gibi yönetsin" diye serzenişte bulunduğu Cem Papila...
İkisi de çıkıp adam gibi yönettiler. Ve tam not aldılar.