Bir sarı kart hadisesi koca bir lig haftasını esir aldı. Ekranlar ‘sarı’ya boyandı, manşetler sarı sarı bağırdı...
Ve kulaklar federasyondan çıkacak karara dikildi!
Elimiz mahkum, panoramaya bizler de bir şeyler yazacağız. Didiklenmedik yeri kalmadı ki. Neresinden tutsam, nesini yazsam...
Diyorum ki...
Rizesporlu Victoria, örnek bir davranışla Ali Aydın'ı uyarsaydı...
Hocam, bu benim ikinci sarı kartım. Neden sahadayım?
Ve Ali Aydın, bu uyarı ile Victoria'yı oyundan atsaydı. Neler olurdu?
Victoria, oyunun üzerine çıkar, tartışmasız Fair-Play ödülüne aday gösterilirdi.
***
BU, hadisenin tinsel, yani, manevi ve duygusal yönü. Şimdi lafım, Victoria'ya...
Hadi, o anda oyunun heyecanı ile böylesine olgun bir düşünceye yönelemedin. Fair-Play aklından bile geçmedi... Olaya daha farklı bir yorum getiremez miydin?
Sporcu dediğin zeki olmalıdır. Hele futbolcu dediğin?
Öyleleri vardır, kafalarında kırk tilki dolaşır...
En kralına şapkayı ters giydirirler.
Biraz profesyonelce davranamaz mıydın?
Fair-Play adına değil de takımının menfaatine daha kurnaz olamaz mıydın?
Bu işi, milyonlarca insanın gözünden... Yüzlerce spor yazarının kaleminden... Ve TV görüntülerinden saklamanın mümkün olmayacağını düşünemez miydin?
***
VE gidip Ali Aydın'ı uyararak, kendini oyundan attıramaz mıydın...
Takımın son 4 dakikayı on kişi idare edemez miydi?
Yakaladığı 1-1'lik skoru koruyamaz mıydı?
Bu fırsatı kaçırır mıydı?
Böyle mi düşündün. Öyleyse, yanlış düşünmüşşün.
Bir şey söyleyebilir miyim....
Varlığın Rizespor'a hiçbir şey kazandırmadı.
Yokluğun çok şey kazandırabilirdi.
***
BU işe bulaştığımıza göre, gerisini getirelim...
Ali Aydın'ın başına gelenler, bir hakem şanssızlığıdır.
Geldi, Türkiye'nin en iyi hakemini yakaladı. Ancak, bazı gerçekleri görmemizi de sağladı...
Ali Aydın kıvıramaz mıydı?
İkinci sarı kartı Victoria'ya değil de bir başkasına gösterdiğini söyleyez miydi...
Örneğin, oralarda dolaşan Koray'a yıkamaz mıydı işi?
Maç sonrası sağdan soldan gelen baskılara uyup, tavır ve ifade değiştiremez miydi?
Bazı gerçekleri hasır altı etmek gibi bir şark kurnazlığına yönelemez miydi?
Hiçbirini yapmadı.
Aydın, kafasını tüm bulanıklıklardan uzak tuttu ve çıkıp konuştu.
Hatalıyım, hatamı çekmeliyim.
İşi daha da ileri götürüp, noktayı koydu...
Hakemliği bırakabilirim...
***
Şimdi bir soru... Bir anket düzenlense ve şu soruya yanıt aransa...
Aydın hakemliği bıraksın mı, bırakmasın mı?
Bırakmasın diyenlerin fark yapacağına kalıbımı basarım.
Bu millet hakemlerine kızar ama...
İnandıklarını yarı yolda bırakmaz. Öyleyse, devam sevgili Ali Aydın...