DEĞİŞİK duygularla doluydum. Millilerin ilk yarı performansı herkes gibi beni de endişelere sürükleyen kötü bir filmi andırıyordu.
Bu filmde başrol aktörlerinin her biri sanki karekterlerinin ötesinde bir role soyunmuştu. Filmin hareketli aktörü Tuncay Şanlı’nın ilk 9 dakika ayağına top değmedi. Sol kenarın en etkili ve filme heyecan getirecek aktörü Arda Turan, ilk 45 dakika hiç görünmedi. O da gerçek kimliğinin ötesinde pasif ve etkisizdi.
Oyuna şöyle bir baktım... Hücumda çoğalamıyorduk. Kanatları hiç kullanamıyorduk. Bir de önümdeki kadrolara ve isimlere bir göz attım. Her iki takım aktörleri arasında kulak ardı edilmeyecek bir kalite farkı hemen sırıtıyordu.
Öyleyse, bu film neden bu denli kötüydü!
Rakibi ile arasındaki kalite farkını kullanmakta zorlanan bir milli takım izliyordum. Onlar, eti-budu belli, kalitesi sınırlı bir takımla defansif ağırlıklı bir düzeni savunuyorlardı. Bizimkiler, hücumu arka plana iten bir rakibin silik ataklarını kalabalık bir savunma ordusu ile karşılıyordu.
Oyunun 28.dakikasına kadar bu kaos sürüp gitti. 28.ile 35.dakikalar arasında iki net pozisyon yakaladık. Mevlut, önünde iki top buldu. Biri şans topuydu. Adeta rakibin bir hediyesiydi. Mevlut iki pozisyonda da öylesine berbat vurdu ki...
* * *
DEVRE arasında herkeste ortak düşünce, Fatih Terim’in bazı aktörleri veya düzeni değiştireceği görüşünde birleşiyordu.
Doğru düşünmüşüz... Önce Mevlut’u kenara aldı Kazım Kazım’ı sağ kanata yerleştirdi. İlk 45 dakikayı kendi yarı alanında geçiren Tuncay Şanlı’yı da Semih’e yakın oynatmaya başladı.
Ve arzuladığımız gol geçikmeli de olsa geldi. Golün sevincini yaşarken yine düşünmeye başladım.
Fatih hoca, Tuncay’ı golden sonra neden oyundan aldı!
Ve bir soru daha...
Ayhan Akman’ı hangi düşünce ile Tuncay’ın yerine oyuna soktu.!
Maçın ikinci yarısında bazı aktörler filme ısındı. İlk yarının etkisiz adamı Emre Belezoğlu’dan kendi klasiğine yakın bir performans izlemeye başladık.
Arda Turan farkedilir bir çıkış yaptı. Kazım Kazım’ın taşıdığı kenar toplarla daha hareketli bir tempoya yöneldik.
Kenarlardan gelişen ataklar, İlk yarının yalnız aktörü Semih Şentürk’ü gerçek kimliğine kavuşturdu. Attığı gol her ne kadar duran toptan gelen bir pasın ürünü olsa da, fırsatçı kimliğini yine akıllıca kullandı.
Beşiktaş’ta forma bulamayan Gökhan Zan, adaşı Gökhan Gönül ile savunmanın en iyisiydi. Mili takım genelde nasıl diye bir soru yöneltenlere şunu söyleyebilirim...
Tek devrelik oyun Ermenistan’a yetti.
Ancak, Böyle bir performans İspanya gibi bir devle boğuşmaya, savaşmaya yeterli mi?
Bunu da zamanı gelince konuşuruz.
Doğruyu konuşalım... Euro-2008’de yarı-finale kadar tırmanacağımıza kaçımız inanıyorduk ki!