OYUNUN başlayacağı dakikalar yaklaşıyordu. Boş ve heyecansız tribünlere bakarak birden geçen sezondaki Adana-Beşiktaş maçına döndüm.
Kolaylıkla hatırlayabiliyordum... Olağanüstü bir coşku, kapıları zorlayan seyirciler ve 5 Ocak Stadı’nın her bir köşesinden sarkan siyah beyaz flama ve bayraklar...
Ve Beşiktaş için sıraladığım kelimeler hala aklımın bir köşesinde.
Beşiktaş’ın hiç değişmeyen değerleri için yazdığım övgü dolu pasajlar... Her biri bir film şeridi gibi sanki önümden geçiyor.
H Güzel futbolun ilk adresi.
H Takım olabilme özelliği.
H Yardımlaşma ve kazanma hırsı.
H Zaman zaman rakibi boğan yüksek tempo.
H Pozisyon zenginliği.
H Taş gibi bir savunma...
Ve şampiyonluğa adım adım yaklaşan bir Beşiktaş cümlesi ile yazımı noktalıyorum.
* * *
Ve bir sezon sonra yine aynı stattayım. Rakip yine Adanaspor... Değişen sadece Beşiktaş’ın konumu ve değerleri.
Şampiyonluğu inanılmaz bir beceriksizlikle başkalarına kaptırmış...
İkinciliği mucizelere kalmış, UEFA’ya kapağı zor atmış...
Böyle bir Beşiktaş, bir yılda benden de bir şeyler alıp götürmüş. Öncelikle yazı heyecanımı törpülemiş... Yine de yazmak zorundayım. Ve sıkıntılarla boğuşuyorum.
İlk yarıda İlie ve Tümer’in ayağından kaçan iki fırsat... Ve hiçbir değerini sahaya yansıtamayan bir Beşiktaş.
Beşiktaş’ın iki kanadını da dikkatle izledim. İbrahim, soldan taşıdığı her topu boşa ortaladı.
Sağda Okan Koç, bir kenar adamındaki çabukluğu ve özelliklerin hiçbirini sergileyemedi.
* * *
Lucescu, ikinci yarıda Sinan’ı kenara çekerek, İlie’nin yanına Serdar’ı gönderdi. Sinan Kaloğlu’nun hala beklentilerin uzağında bir performansla oynamasına anlam veremiyorum.
Her ikisi de tepeden tırnağa stres yüklü. Hatadan korkuyorlar, sanki oynamaktan ürküyorlar.
Oysa, ikisi de sezon başında Beşiktaş’ın umutlar bağladığı iki delikanlıydı.
Tümer Metin, Adrian İlie ve diğerleri nerelerdeydi? Bazen Giunti’nin birkaç hareketi, Ümit Aydın’ın sonuçsuz çabası... Beşiktaş böyle mi olmalıydı?
Daha fazla üstelemenin gereği yok. Beşiktaş, yeni sezonda beklentilerini yenilenmiş bir kadroda aramazsa, şimdiden söyleyebilirim, işi gerçekten zor. Maçtan sonra yanıma yaklaşan bazı taraftarların sitemleri hala kulaklarımda çınlıyor...
‘Şampiyonluğu kaçırdık, üzüldük.Ama küme düşen bir takıma yenilmeyi asla kabullenemiyoruz.Bunun acısı diğerinden de büyük.’