HİÇBİR teknik adam bir yenilgi sonrası onun kadar eleştiri almadı. Trabzonspor yenilgisi sanki bardağı taşıran son damlaydı. Ve kaleme sarılan Denizli'yi hırpalıyordu...
Eleştiri frenine basmayıp, tam gaz gidenler insaf barikatını da yıkıp, Denizli'yi darmadağın ediyorlardı...
Maçın 90 dakikasını gözlerinde bir kez daha canlandıranlarsa, lafı dönüp dolaştırıp oyunun 9. dakikasına getiriyorladı...
‘‘Andersson, bomboş kaleye topu yuvarlasaydı, çok şey değişirdi.’’
Ancak, Denizli'yi hedefleyenler böyle bir savı bile kabullenmiyor ve lafı hemen yapıştırıyorlardı...
‘‘Öyleyse, iki adımdan topa vuramayan adamı niye takıma koydu?’’
Ve daha sonra kalemler yine Denizli'ye çevriliyor ve makineli tüfek gibi tepeden tırnağa tarıyordu...
Cesaretin simgesiydi. Korkuların adamı oldu.
Sanal maçları bıraksın, gerçeği görsün.
Kredisi bitti.
Büyük maçları kaybetmekte rekora koşuyor.
Kontenjan senatörleri ile bu iş yürümez.
Ali'leri de karıştırdı. Güneş varken, Akdeniz'i neden çıkarttı?
Ceyhun ve Jonhson kulübede oturtulur mu?
İki sezonda bir takım yaratamadı.
Trabzon'a kocaman bir hediye paketi sundu.
İşte Denizli'yi şuçlayan spotlar böyleydi.
Mustafa hocaya gelince, yenilgiyi ve eleştirileri kendine özgü üslubu ile yanıtlıyordu...
‘‘Geçen sezondan kalma bir filmi izler gibiyim. Ligin sonu yine farklı olmayacak, F.Bahçe şampiyon olacak.’’
Bu sözler yine bir Mustafa Denizli klasiği değil mi?
12 Mayıs'ı sabırla bekleyeceğim. Çünkü, bu filmin sonunu herkes gibi ben de merak ediyorum...
KOPTU KOPACAK!
Ve bir teknik adam daha... Geçen hafta F.Bahçe'yi, bu hafta da G.Birliği'ni dize getiren Beşiktaş'ın teknik direktörü Daum'un konuşmaları ortalığı bir anda birbirine kattı.
‘‘Rüya görenler, Beşiktaş'ın şampiyonluğundan söz ediyorlar. Ama ben rüya görmüyorum. Gerçeklerle yaşıyorum. Bu takım mutlaka takviye edilmeli.’’
Her lafı ile fırtınalar koparan Christoph Daum, geçen hafta da böyle bir demeçle gündem yarattı...
‘‘Rüya görenler, Beşiktaş'ın şampiyonluğundan söz ediyorlar.’’
Bu da bir Christoph Daum klasiği değil mi?.
Kimine göre, takımını motive etmek için böyle konuşuyor. Kimine göre, gerçekleri söylüyor. Kimine göre futbolcularına güvenmiyor.
Ve kimi de diyor ki... Tazminatını almak için kovulmak istiyor.
Bu da vizyondaki bir başka film... Ve bu filmin sonunu değil, ne zaman kopacağını merak ediyorum...
LUCESCU MU KARAN MI?
Geçtiğimiz hafta Denizli'den sonra bir eleştiri balyozu da Lucescu'ya indi. Ankaragücü yenilgisi'nin faturası Lucescu'ya yüklenirken, Rumen hoca da bazı futbolcularını ima ederek yenilgiyi kaçan fırsatlara bağladı...
Kimdi Lucescu'nun laf arasına sıkıştırdığı futbolcular?
İlk isim elbette Ümit Karan'dı... Karan ayrıca, yazılı ve görsel basının da yüklendiği isimdi. Sonuçta, G.Saray'ın ipini Lucescu ile Ümit Karan'ın çektiği görüşü ağırlık kazanıyordu.
İşte, Lucescu ve Ümit Karan'a fırlatılan eleştiri okları. Önce Lucescu'ya...
Kenarda bostan korkuluğu gibi duruyor.
Elinde Türkiye'nin en zengin kadrosu var. Oyunu sadece seyretti.
Kimi zaman omuzlara alınacak bir futbol dehası.. Bazen de...
Ve Ümit Karan için yazılanlar...
Ümit'siz bir vaka...
Karan'ın Ank.Gücü'ne hediyesi.
Takımın kaderi ile oynadı.
Her geçen hafta, lige yeni bir heyecan getiriyor. Biliyor musunuz, Avrupa'nın en renkli liglerinden biri Türkiye'de oynanıyor. Bu ligin keyfini sürelim ve onu kavgalardan, küfürlerden ve olaylardan uzak tutalım...