ANTALYASPOR-F.Bahçe maçından sonra hemen telefona sarılıp Yılmaz Vural’ı aradım... Hala gecenin heyecanını yaşıyordu sevgili Yılmaz Vural...
Pat diye araya girerek hocamın keyfini kaçırabilirdim. Önce özür dileyerek, usul usul yaklaştım konuya... Meşhur kahkahalarından birini attı. Hemen anladım, sitem dolu sözler beni bekliyordu. Ve sanki yakaladığı avını önce hırpalamak sonra yemek istiyordu.
Ama aramızdaki dostluk, hocamın öfke tansiyonunu düşürdü ve dedi ki...
Ben hep böyle günlerde akla gelirim. Sıkma kendini!
Yine de taşı gediğine koydu hocam...
Sevgili abiciğim, cep telefonumu hiç kapatmam. Diğer günlerde de beni arayabilirsin.
Her neyse, böyle bir sitem bekliyordum ve hemen söyleşiye girdim. Ve soruları sıraladım...
Hocam nasıl yendin Fener’i?
-Bunda şaşılacak bir şey yok. Devre arası aradaki puan uçurumuna karşın bir şey söylemiştim.
Ne demiştin?
-Antalyaspor’un ligin gizli ikincisi olduğunu hatırlatmıştım. Son dakikalarda yediğimiz golleri, tek farkla yitirdiğimiz puanları sen biliyorsun.
Yani diyorsun ki, lig ikincisinin lideri yenmesi asla sürpriz değildir. Öyle mi?
- Elbette. Biz kendimizi biliyorduk. F.Bahçe maçına da bu düşüncelerle çıktık.
* * *
Hocam, F.Bahçe maçı için ne kadar ders çalıştın?
- Başka takımlar için ne kadar zaman ayırdıysam, Fener maçına da o kadar mesai yaptım.
Futbolcularınla nasıl bir diyalog kurdun?
- İki boyutta hazırlandık maça. Biri taktiksel, diğeri duygusal. F.Bahçe hep gündemde bir takım. Maçlarını televizyonlar veriyor. İzlediğim ve bildiğim bir ekip. İşin taktiksel yönünü ona göre hazırladım.
Hocam, maçı ben de izledim. Maçın taktiksel bölümünde nefis bir performans sergiledin. Herkesin alkışladığı bir Antalyaspor vardı sahada. Tam not aldın.
Güldü Yılmaz Vural... Yine bir kahkaha attı. Ve bir sitem daha geldi hocamdan...
- "Birilerinin beğenisini kazandıysam ne mutlu bana"
Peki, işin duygusal yönünde ne gibi hazırlıklar yaptın?
Hocam, bir şey soracağım. Lütfen samimi bir yanıt bekliyorum. Futbolcularını kazanmaya inandırdın. Ama maç öncesi sen kazanacağına inanıyor muydun?
- Yemin billah inanıyordum.
* * *
Hocam, bu başarıda senin payın yüzde kaç?
- Lütfen bu işi yüzdeye dökmeyelim.
Dök hocam dök...
- Öyleyse şöyle söyleyeyim. Yüzde yüz Türk malı.
Hocam, bir yerlere mesaj atıyorsun. Üç Büyüklere mi?.. Onların başındaki yabancı teknik adamlara mı?.. Nereye?
- Lütfen bunu geçelim. Benim elimdeki kadroya bir bak. Süper Lig deneyimli sadece üç futbolcu var. Biri İlyas, diğerleri Ali Cansun ve Levent.Ahmet Dursun sakatlanıp çıktı. Ve bu kadro ile yendik F.Bahçe’yi.
Yabancıların da iyiydi hocam.
- Bu da bizim becerimiz. Akıllı transferler yaptık. Ve dar bir bütçe ile risk aldık.
Nasıl bir risk?
- Söylediğim gibi sınırlı bir bütçe ile deneyimsiz bir kadro oluşturduk. Ve düşmeyi bile göze aldık.
Bu kadro yendi F.Bahçe’yi.
Öyleyse hocam yine geriye dönüp, şunu söyleyebilirim. Senin bu başarıdaki yüzde payın, tavan yapar. Yalan mı?
- Aman abiciğim. Yabancı hocalar dururken, bizim lafımız mı olur.
Hocam, giderayak yine taşı gediğine koydu ve kapattı telefonu. Ve kapatırken şunu da eklemeyi unutmadı...
- Yenildiğim günlerde de telefonumu hiç kapatmam. Beni her zaman ara abiciğim...
ÖNEMLİ NOT: Yılmaz Vural, teknik direktörlük kariyerinde şimdiye kadar F.Bahçe ile 27 maç oynadı. Bunların 14’ünü kazandı.. İkisinde berabere kaldı. 11’ini kaybetti. Üstelik Vural’ın çalıştırdığı takımların büyük çoğunluğu kümede kalma savaşı veriyordu. Hatırlatmak istedim...