Paylaş
Ben esprinin insanı önce duraklatan, biraz afallatan, kaidesinden söküp dökerek güldürenini severim.
Pis ve hain, direkt ve sarsıcı, zekice fakat aynı zamanda salakça, belki biraz da soğuk espri severim.
Hafiften bir şamar etkisi olmalı, sersemlemeli ve “Ama niye, niye?” demeliyim.
Örnek vereyim...
Yıllar, yıllar önce Woody Allen’ın bir filmini seyretmek üzere sinemadayım. Filmde ‘hayatın anlamı’nı ha açıkladı ha açıklayacak, üstün bir bilim insanı var.
Woody Allen (ve yanılmıyorsam Mia Farrow) bu saygın şahsiyetle ilgili bir belgesel film veya uzun bir röportaj gibi bir şey hazırlıyorlar.
Yine bir gün adamın ofisine gittiklerinde pencerenin açık olduğunu ve odadaki kağıtların havada uçuştuğunu görüyorlar.
Bir kağıt, bir not ise üstüne ağırlık koyarak sabitlenmiş.
Üstünde sadece şöyle yazıyor: “Pencederen atladım...”
Zaytung tarzıyla yazmak gerekirse , “Hayatın anlamını bulmak üzere olan profesör ‘Pencereden atladım’ diyerek vedalaştı...”
Bir intihar notu komik olabilir mi?
Bazı şartlarda olabilirmiş demek.
Sahneyi hatırladığım kadarıyla, biraz yalapşap anlatsam da yıllardır hatırlayıp güldüğüm büyük bir espridir.
Zaytung demişken...
ABSÜRDÜN ZİRVESİ
2009’da yayına başlayan www.zaytung.com bir internet fenomeni; bilen biliyor.
Gerçekle absürdün medyada ve hayatın her alanında kol kola, “Önümüze gelene bir tekme” diye bağırarak gezdiği bir çağda ve memlekette ruh halimizin fotoğrafını en net şekilde ortaya koyuyor zaytung.com.
Çekilen fotoğrafta gözlerimiz tavşan kırmızısı veya kapalı, ağzımız burnumuz yamuk çarpık, saçımız Esat Kıratlıoğlu uçurtması şeklinde çıkıyor ve gülüyoruz.
Klişelerimize ayna tutuyor, tabularımıza gözlük ve bıyık çiziyor, tozlu gündemimize “Beni yıka” yazıyor.
Mesela şöyle bir başlık görüyoruz; “Milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç olmayan günler kesinleşti” ve haberin giriş cümlesini okuyoruz: “21 Aralık 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı ile 13-19 Mart 2010 tarihleri arasında milli birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olmayacağı kesinlik kazandı.”
Ben buna gülerim arkadaş.
Magazin alanına da dalıyorlar: “Emre Aydın’ın eski sevgilisini unutmak üzere olması, müzik şirketinde paniğe neden oldu.”
Spor alanında da yardırıyorlar: “Kasımpaşaspor sırasıyla Güvenç Kurtar, Samet Aybaba, Hikmet Karaman, Ziya Doğan ve tekrar Yılmaz Vural dönemine hazırlanıyor.”
Siyasi gündemle de maytap geçiyorlar: “Başbakan Erdoğan’ın ‘İslami terör olmaz’ açıklamasına El Kaide’den sitem dolu yanıt: ‘Elimizden geleni yapıyoruz!”
GÜVENDİĞİM TEK KAYNAK
Hayatın basit gerçeklerini mizahla harmanlayıp ağızda acı bir tat bırakacak şekilde hatırlatmak gibi hizmetleri de var zaytung.com’un.
“Barkın Sezer hayata gözlerini açtı” haberinden okuyoruz:
“Serkan-Nihal Sezer çiftinin ilk çocukları Barkın Sezer, dün sabah saatlerinde İstanbul Alman Hastanesi’nde hayata gözlerini açtı. Doğumunun hemen ardından göbeği kesilen Sezer, bu pazar günü yine aynı hastanede sünnet edilecek ve 2084 yılında kalp yetmezliğinden yaşamını yitirene kadar hayatında kayda değer pek başka bir şey olmayacak...”
“Adam Gibi Adam” açık konuştu: “Gerçek bir hödük olduğumun ben de farkındayım.”
“Bayan Trip Atma Milli Takımımız Yurda Döndü.”
“İki yıl süren çatışmaların ardından Nijer’de yönetimi ele geçiren Albay Guamsia yanlıları, o kadar zahmete değip değmediğinden emin olamıyorlar.”
Örnekler çok ve çoğaltılıyor zaytung.com tayfası tarafından.
‘Dürüst, Tarafsız, Ahlaksız Haber’ düsturuyla yayın yapan Zaytung, 2009-2011 arasındaki üretiminden seçmeleri bir antolojiye çevirdi.
April’den çıkan bu antolojinin arka kapağı için aralarında benim de bulunduğum gazeteci ve yazarlardan görüş istendi.
“Memlekette en güvendiğim, hatta tek güvendiğim haber kaynağı” dedim.
Kitap yayınlanınca baktım Ahmet Hakan da, Emrah Serbes de, Ece Temelkuran da, Murat Menteş de aynı fikirde. Doğruya doğru demişiz yani.
Bu yazıyı bir ‘Zaytung’ işleminden geçirerek bitirmek gerekiyor:
“Bütün yazısını Zaytung manşetlerine abanarak yazan köşe yazarı K.A.’nın Bodrum’da tatilde olduğu ve yazı yazmaya üşendiği için bu yola başvurduğu belirlendi.”
Paylaş