Yürü bakalım gazeteci

TAKSİM Meydanı, tramvay durağı.

Haberin Devamı

Gazeteci arkadaşlarımıza yönelik gözaltıları protesto için yavaş yavaş toplanırken kaç kişi olursak kalabalık sayılacağımızı konuşuyoruz.
500 kişi? Bin kişi? 2 bin kişi?
“Yok, çift hörgüçlü hecin devesi!” diyor yanımdaki arkadaş: “Bugün cuma, millet çalışıyor. Hem bazı gazete ve televizyonlarda çalışanlar kafadan gelmeyecek. 2 bin kişi olmaz. ‘Yan’dan katılım beklemiyoruz, kafamızın dikine yürüyeceğiz. Bin kişi olsak iyidir.”

Haberlere 3 bin 500 kişi olarak yansıyor Taksim’den Galatasaray’a “hızlı” yürüyüşümüz. Yetmez ama oh yeah!
Haydi 500 kişi DİSK ve İşçi Partisi, Aydınlık tayfası olsun. Zaten yürüyüşün hızına hız katan da gazetecilerin dışındakiler oldu.
Dayanışmadan dolayı teşekkürler tabii fakat yürüyen kitlenin sadece alkış eşliğinde yapmak istediği yürüyüşe “slogan katkısı” gereksizdi.
Protesto niyetinin, verilmek istenen mesajın önüne geçen sloganlardan huylanan ve arkadan gelen partililerden uzaklaşma isteğiyle pergelleri açan gazeteciler, İstiklal Caddesi tarihinin en hızlı yürüyüşünü gerçekleştirdi.

Haberin Devamı

“Ağır abiler”in katılımı merak edilen konuların başındaydı.
“Ağır abiler”den kasıt usta yazarlar, genel yayın yönetmenleri.
“Ağır abi” lafın gelişi tabii; kadın yazar ve yöneticiler de bekleniyordu. “Ağır abla” lafı biraz tuhaf kaçıyor, o bakımdan!
Ayşegül Arslan, Çiğdem Anad, Ferai Tınç, Gila Benmayor, Yazgülü Aldoğan, Mehveş Evin, Ece Temelkuran, Balçiçek İlter, Ezgi Başaran, Pınar Öğünç, Bahar Feyzan yürüyüşe katılanlar arasındaydı.
Ağır abi cephesinde görüp lafladığım, uzaktan el salladığım veya yanına varıp konuşamadığım isimler arasında Tuğrul Eryılmaz, Nail Güreli, Yalçın Pekşen, Hadi Uluengin, Sırrı Süreyya Önder, Yetvart Danzikyan, Ruşen Çakır, Yıldırım Türker, Ümit Alan, Murat Çelikkan, Candaş Tolga Işık, Mete Çubukçu ilk aklıma gelenler.

Tabii Bedri Baykam da vardı ama nasıl kambersiz düğün, Mustafa Sarıgül’süz nikâh ve cenaze töreni olmazsa Bedri Baykam’sız da yürüyüş olmuyor; o sebepten saymadım.
Farkındaysanız normal şartlar altında birbiriyle aynı yeşil ışıkta karşıdan karşıya geçmeyecek isimler buluşmuş...
Hasbelkader aynı tartışma programına düşseler reytingmetre çatlatacak polemik üretirler.
Görün ne kadar gerilmiş medya âlemi.

Haberin Devamı

Meydanda Mirgün Cabas’ı gördüm. Uzaktan “Hişş birader, telefonunu kapattıysan yanına geliyorum” diye seslendim, kendimce espri yapıyorum.
“Çift sim kart var, yaklaşma, ararım” şeklinde karşılık verdi.
Fakat hiç kimse Evrim’in esprisini aşamadı. Mirgün’le, Leyla adlı çok şeker bir kızları olan Evrim’in “Beni de telefonla hamile bıraktı” esprisi bombaydı.

Bu kadar medya çalışanı bir araya gelince haliyle dedikodu da yapılıyor.
Kısa yürüyüş sırasında birbirinden hoşlanmayanları, arası bozukları, ilişkilerin 5N1K’sını (Ne, Nerede, Ne Zaman, Nasıl, Nedeni Kim?) öğrenmek, gözlemlemek, dedikodu kazanını şöyle bir karıştırmaktan kimse geri durmadı.
Çıkışta da Çiçek Pasajı’na kurulup içinde “içerideki arkadaşların” da geçtiği anılar tazelendi, gülündü, iç çekildi, ense karartıldı.
Tıkışılarak oturulan masada kimilerinin kulakları hayırla kimininki hak ettiği şekilde “ayar vererek” çınlatıldı.

Haberin Devamı

İçerideki arkadaşlarımız gazeteci.
Üzerinde “gerçek” yazan çomağı hangi tekere soktukları belli.
Vicdan artık Vefa’dan da uzak bir semt.
Bunu anladık, bir dahaki yürüyüşe daha iyi hazırlanma, daha kalabalık olma kararı aldık.

Yazarın Tüm Yazıları