Paylaş
Şarkının polisleri gençlere sevdirecek bir eser olması hedefleniyor.
Emniyet önce şunu anlamalı. Gençlerle polis arasında bir sevgi/nefret ilişkisi yok.
İlişki daha çok polisten çekinmek ve korkmak düzeyinde.
Kimse durup dururken polissevmez olmuyor.
Olanın sebebi de belli: Emniyet güçleri emniyet telkin etmiyor.
* * *
Problem İstanbul’la sınırlı değil. Ankara’da restoran ve marketlerdeki alkol denetimleri, Antalya’da kanındaki alkol oranı otomobil kullanmaya engel seviyenin bile altındaki “yaya” gençlere sarhoşluk cezası kesmeler falan ve filan.
Polisin imajını bu tür uygulamalar tehdit ediyor.
Sonra istersen Lady Gaga’yla Jay Z’ye “Polis Haydar 2011 Remix”inde düet yaptır, Eminem’i karakol turnesine çıkar, Justin Timberlake’i trafik polisi yap; olmuyor, olmaz.
Hakkını yemeyelim, polisin halinde ve tavrında genel bir iyileşmeden söz edilebilir ama mesela kitle eylemlerindeki sertliği, kimlik kontrollerinde vb. rastlanan kaba/hoyrat tutum, yaratmak istedikleri imaja tezat teşkil ediyor.
Hal böyleyken “Beni sev, ben senin Polis Haydar’ınım, ben senin tonton komiser amcan Hulusi Kentmen’inim” girişimleri havada kalıyor.
Sinan Akçıl imzalı şarkı da bu durumu aşmaya yetmez.
* * *
Ama illa ısrar ediliyorsa hem Ziynet Sali hem de Hande Yener’in söylediği “Sopa” adlı Sinan Akçıl bestesi çalışılabilir.
Velhasıl yazılmışı var amirim; sözler de şöyle:
“İçindeki yanlışın zinciri
Kopa kopa durur
Ama aşk böyledir
Önce sevdirir
Sonra sopa sopa vurur.”
Genç dostum sandığı salla
ROCK The Vote, 1990’da ABD’deki genç seçmene siyasi bilinç kazandırmak için başlatılmış bir hareket. Herhangi bir görüşü açıkça desteklemiyor ama Demokratlar yararına faaliyet yürüttüğü algısı yaygındır.
Mesela son seçim öncesi Obama’yı destekleyen bir harekete dönüştüğü eleştirileri yapılmıştı.
Milyonlarca apolitik genç seçmeni oy kullanmaya “ikna eden”, adaylar hakkında bilgilendiren Rock The Vote çift taraflı fayda sağlıyor.
Gençleri bilinçlendirirken, adayları da gençleri kazanacak söylem ve eylemlere itiyor haliyle.
Rock The Vote’un en büyük destekçileri de rock, pop, rap, metal, caz müzisyenleri ve film dünyasının ikon isimleri.
Madonna, Leonardo Di Caprio, Robert Downey Jr., Justin Timberlake, Megadeth hemen sıralayabileceğim isimler arasında.
* * *
Bize ne bu durumdan?
Açıklayayım. Türkiye’de genç seçmenin sandığa ilgisi ne düzeyde bilmiyorum; “Tanıdığım genç kardeşlerimin çoğu oy kullanmıyor” şeklinde tahminle konuşmak istemem.
Ama siyasi partilerin gençlere ilgisizliğini gayet iyi biliyorum.
Enerjisi, heyecanı ve aidiyet hissi posası çıkana kadar kullanılan gençlere vekil aday listelerinde rastlamak imkânsız.
* * *
İşte bu noktada “Geç Değil Genç” adlı kampanyayı duyurmak gerekiyor.Türkiye’nin ortalama yaşı 29. TBMM’nin yaş ortalaması ise 54.
Nüfusun dörtte birini 15-29 yaş arası gençler (15 milyonu seçmen) oluşturuyor ama Meclis’te sesleri çıkmıyor, çıkamıyor.
“Siyaset tecrübe işidir” formülüyle pişecek dolmayı ben yemem, siz de yemeyin.
Koca adamların kullandıkları dili, fikir tartışması yerine itişip kakışmalarını bir “beraber ve solo şarkılar konseri” kıvamında seyrediyoruz: Ço-cuk-ça!
* * *
“Geç Değil Genç. Gençlere Yer Vermeyene Oy Vermiyoruz” başlıklı kampanya partileri gençlere daha fazla yer açmaya zorlamayı amaçlıyor.
Seçilme yaşı 2006’da 30’dan 25’e düştü ama mevzuat gereği 2007 seçimlerine yansıtılmadı bu durum.
Önümüzdeki seçimde siyasiler rantını hapır hupur yedikleri gençlere ve tabii kadınlara daha fazla alan tanımalı.
Habitat İçin Gençlik Derneği, Ulusal Gençlik Platformu ve Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın düzenlediği kampanyaya imza vermek veya hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, buyurun şu adrese: www.gecdegilgenc.net.
Paylaş