Sabah saatleri. Çağlayan’daki ziyadesiyle “TOKİ mimari” örneği Adliye Sarayı’nın önünde, kalabalığın toplanmasını seyrediyorum. Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül’ün duruşmasını bekliyoruz. Malum “puşi” veya “poşu” davası. O sırada 25 aydır tutuklu yargılanan Kırmızıgül’ün davasını başından itibaren takip eden eşten dosttan bilgi alıyorum. Pek umutlu konuşmuyorlar. Davanın “simge” olarak görüldüğünden, Cihan’ın adalet sınırlarını zorlayarak ibter-i alem için cezalandırılabileceğinden bahsediyorlar. * * * “Olmaz öyle şey, göz göre göre... Tek görgü şahidi bile ‘Hayır, gördüğüm kişi bu değildi’ demişken... Savcı bile beraat talep etmişken... Olmaz öyle şey...” demek istiyorum. Ama iliğime kemiğime işlemiş “Burası Türkiye; öyle de olur, böyle de” hissi yakamı bırakmıyor. * * * O gün akşama varırken cep cihazı dingildedi. Çağlayan’da davayı son saniyesine kadar takip eden bir arkadaşım müjdeyi verdi: “Tahliye”... Asıl müjdenin “Beraat” olacağını bilmeme rağmen bir rahatlık yaşadığımı, “Olmuyormuş işte bir öyle bir böyle. Mahkeme heyeti de ‘Böyle dava mı olur?’ noktasına vardı işte” dediğimi hatırlıyorum. * * * Ne oldu? Sazan oldum yine, ya ne olacak? Her memleket evladının defalarca yaşamasına rağmen yeniden ve yeniden düştüğü “Bak bu güzel gelişme” der demez kafaya tokmağı yeme tuzağına düştüm, ya ne olacak? Cihan Kırmızıgül’e 33 yıl 9 ay hapis cezası çıktı, ya ne olacak? İndirim hesaplamalarından sonra 11 yıl 3 ay hapis cezası fatura edildi, ya ne olacak? Poşu/puşi “müsadere” edildi, yani devlet “zoralım” yaptı, yani el konuldu, ya ne olacak? * * * Cihan Kırmızıgül’ün davası bir ibret davasıdır. Vicdanlara ve adalete uygun bir delil, uygun bir şahit bile bulunamamışken, uygun bir ceza bulundu. İbret olsun diye... Bir genç insanı sadece ve sadece boynunda poşu var diye otobüs durağından alıp 33 yıl 9 ay hapse mahkum etmek gerçekten ibretliktir. Bu kararın uygulayıcılara mı, adaletin konjonktürel kurbanlarına mı ibret olacağını ise sadece zaman gösterecek. Cihan’ın tahliyesinden sonra “Tutukluluktan mezuniyet” başlıklı bir yazı yazmıştım. “Adalet ve vicdandan ikmale” diye düzeltir, özür filan da dilemem. NOT: Bu haberi dün Star Gazetesi “Kırmızıgül poşudan değil terörden 11 yıl ceza aldı” diye verdi. Bu performansla gözümde Muslera ve Volkan’ı bile sollayıp “yılın kalecisi” ödülünü hak etmişlerdir; tebrik ederim!