BÜYÜK problemleri günlük olaylar üzerinden tartışıp, kısa süre içinde basmakalıp fikirler üretip, bu fikirleri (artık ne kadar fikir kabul edilir, o ayrıca tartışılır) hızla tüketmek gibi bir özelliğimiz var, malumunuz...
Uykuyu bölen bir sineği bir daha gelene kadar defetmeye, elini şöyle bir sallayıp uyuklamaya devam etmeye benzeyen bir davranış şekli işte...
***
Geçen hafta Beşiktaş-Çaykur Rizespor maçı sırasında işlenen cinayetin ardından ‘futbol ve şiddet’ konulu tartışma alevlendi.
1980’lerde 300’er, 500’er kişilik bıçaklı, sopalı, zincirli grupların neredeyse randevulaşarak kavga ettikleri dönemde maçlara gitmeye başlamış biriyim.
Alper... Adı hálá aklımdadır. Alper adında Beşiktaşlı gencecik bir insan, Galatasaray taraftarlarınca Mecidiyeköy’de bıçaklanarak öldürülmüştü. 10 yıl geçti herhalde üstünden...
O zaman da yazıldı çizildi futbol ve holiganizm üzerine, geçti gitti. Vah gidene!..
Son olayın ardından yazılanlara bakıyorum. Hıncal Uluç ve Fatih Altaylı’nın ‘Maçlara gitmeyin...’ çağrısı anlamlı. Bu konuda onlardan biraz farklı düşünüyorum. Uluç’un ‘Bu hafta gitmeyin...’ çağrısı iyi bir protesto yöntemi olabilir. Ama iyiler tribünleri tamamen boşaltmamalı. Hele bu dönemde asla...
(Bu arada maçlara zaten gidilmiyor gibi bir durum söz konusu. Anadolu Ajansı’nın dün servise sunduğu habere göre Süper Lig’de geçen haftasonu oynanan 9 maça giden toplam seyirci sayısı: 50 bin 902. Mesela İngiltere’de bir maçta bundan fazla seyirci toplanıyor. 9 maça giden seyirci, Şükrü Saracoğlu Stadı’nı doldurmaya yetmiyor...)
***
Medyanın tartıştığı bir diğer nokta da olaylardaki kendi sorumluluğu. Bir grup ‘Medya da bu işte suçludur’ diyor, bir grup da ‘Medyanın suçu devede kulaktır...’
Tıpkı futbol gibi, futbol şiddetinin de doğum yeri olan İngiltere başta olmak üzere bütün Avrupa’da yapılan ‘holiganizm’ araştırmalarında, medyaya ciddi bir fatura çıkarılır.
Medyanın futbol şiddet olaylarını ele alıştaki ‘gaza getirici’ tavır, korkuyu körükleyen başlıklar vesaire bütün şiddet raporlarında suçlu bulunmuştur.
(Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı aldığı sene Leeds United’ı 2-0 yendiği maçı hatırlayın. İstanbul’da iki İngiliz taraftar öldürülmüştü. Bu olayı Star Gazetesi bir gol sevinci, bir de kavga fotoğrafı eşliğinde hangi başlıkla vermişti hatırlıyor muyuz? Two Size!..)
***
Şimdi uzun lafın kısası makbuldür diyerek bu tartışmalara küçük bir katkıda bulunmak isterim. Tamamını çevirip aktaramayacağım, 1996 tarihli bir rapor var: Avrupa’da Futbol Şiddeti..
Medyanın sorumluluğundan polisin ne gibi önlemler alması gerektiğine, şiddetin tarihçesinden alkol ve uyuşturucunun şiddetle bağlantısına kadar merak edilen her sorunun cevabı var bu raporda.
Komisyonun bu raporu çevirtecek imkanı vardır herhalde. Yoksa haber yollasınlar, ‘Bu da benim sorumluluğumdur’ diyerek bizzat çeviririm.
Rapora internet üzerindeki bu adresten ulaşabilirsiniz: www.sirc.org/publik/football_violence.pdf