Tribünden manken değerlendirmeleri

FUTBOLU bir nevi ‘‘magandalık zirvesi’’, statları ‘‘maço kültür mabedi’’ olarak görenler için anlatacaklarım çok şey ifade etmeyebilir.

Fakat tribün sadece küfür edilen, şiddetin hakim olduğu, ayıların takıldığı bir yer değildir.

Futbol maçına hiç gitmemiş olanlara söylediklerim Fransızca gelebilir ama tribün hakikaten eğlenceli ve benim diyen stand-up'çının kafasını patlatsa çıkaramayacağı esprilerin yapıldığı bir yerdir.

Tribünün yetenekli adamları, her durum için anında tezahürat yazabilir ve mesajını net bir şekilde iletir. Bunu da ‘‘kreatif direktör’’ olmak için filan değil, takım aşkıyla ve eğlence olsun diye yaparlar.

1980'lerde Spor ve Sergi Sarayı'nda, ‘‘sosyete’’ tabir edilen pota arkasında oturmuş maç seyrediyoruz. Galatasaray'ın maçına daha var ama oynanan maç da heyecanlı.

O sırada ‘‘kaşar ekmek-ayrancı’’ arkadaş, elinde sepetiyle tribüne girdi. Kimsenin kaşar-ekmek görecek hali yok aslında, basketbol aşkıyla maçı seyrediyoruz.

‘‘Birader devrede, molada gelsen’’ filan diyoruz ama tınmıyor. Bir anda tribün şöyle bağırmaya başladı:

Kaşar ekmek, kaşar ekmek ayraaaaaan

Hadi burdan, hadi burdan yaylaaaaan.

Adamcağız seri hareketlerle terk etmişti tribünü.

*

Türkiye'de gelmiş geçmiş en sıkı futbol yayını olan ve burada anlatsam uzun sürecek nedenlerden dolayı 7'nci sayıdan sonrasını ne yazık ki getiremeyen ‘‘Tribün’’ dergisinin web sayfasındaki forumunda rastladığım ‘‘Alakası olmayan besteler’’ başlıklı konuya getireceğim lafı...

‘‘Alakası olmayan beste’’ nedir onu söyleyeyim önce. Bunlar takımı desteklemek için değil, vakit geçirmek, maytap yapmak ve eğlenmek için yapılan bestelerdir.

Büyük bölümü maçın başlamasını beklerken veya deplasman yolculuklarında çıkar ve hakikaten çok komiktir.

Burada vereceğim örneklerin kimlere ait olduklarını belirtip ‘‘Abi öyle demişsin ama o bizim bestemizdi’’ tartışmasına girmek istemiyorum. Bestenin orijinalinde yer alan örnekler dışında takım ismi yok yani...

Kısa keselim ve eğlenelim... Detaylı okuma yapmak isteyenler www.tribundergi.com'a ilerlesin.

Tribün, magazin dünyasını sıkı takip eder. ‘‘Fransa'da doğdu, Beşiktaşlı oldu’’ makamından söyleyeceksiniz şimdi vereceğim örnekleri:

‘‘Bacakları güzel/ Birazcık da seksi/ Seviyoruz seni/ Hande Ataizi, Hande Ataizi oooo-oooo’’

‘‘90-60-90/ Kalçası çok güzel/ İbrahim'den ayrıl/ N'olur Demet Şener, n'olur Demet Şener ooo-ooo’’

‘‘İki kadeh rakı/ Yanında da meze/ Yalan yoktur bizde/ Aşık olduk Nez'e, aşık olduk Nez'e oooo-oooo’’

Bir de Zerrin Özer'in ‘‘Son Mektup’’ şarkısı gibi söylenen şöyle bir şey var:

‘‘Ne Güzide Duran, ne Selin Oktay/ İkisi de güzel ve harikalar/ Onlar bize bakmaz biz çok fakiriz/ Bakmazsa çok da tın Genç Fenerliyiz’’

Bu fakir ve gariban edebiyatının örnekleri çok. Ama malum nedenlerden dolayı biraz sansürlediğim bu Ankaragücü bestesi, hakiki manada takdire şayan. Bu beste, Nilüfer'in ‘‘Rüzgar’’ şarkısı gibi söyleniyor:

‘‘Arjantin'de kız var, orda hayat var/ Herkesin elinde 8310'lar/ Ayaklarda Oxs'lar, Prada botlar/ Hepinizi üzsün tüm garibanlar’’

Bu arada gariban ayağına yatılıyor ama maşallah Oxs biliniyor, tebrikler mütemadiyen... Arjantin de Ankara'nın zengin caddesi.

Bir de şu var:

‘‘Paramız mı var alkol almaya/ Tipimiz mi var şekil kız tavlamaya/ Karizma mı var şekil yapmaya/ Taraftarız biz sürünüyoruz’’

*

Özellikle deplasman yolculuklarında herkes parasız olduğundan açlık ciddi bir problem olur. Bu durumu en iyi ifade eden bestelerden birini aktarayım hemen. ‘‘Çilli bom bom bom’’ gibi okuyacağız:

‘‘Aaaaah kuru/ Haydi bastır pilav/ Ölümüne cacık/ Tatlı gol gol gol’’

Emniyet güçlerinin tribün camiasındaki kod adı ‘‘Kamil’’dir. Bir deplasman yolculuğu sırasında otobüsü çevrilen taraftarlar durumlarıyla şöyle dalga geçiyor:

‘‘Aramazsan arama yar, aramazsan arama/ Zaten bir şey bulamazsın emanetler zulada’’

Tribün çizgi film camiasına da hakimdir. Kafayı niye takmışlar bilemeyeceğim ama ‘‘Şirinler’’in Şirine'si için bir beste yapılmış. Bunu da ‘‘Neler Oluyor Hayatta’’ makamından söylüyorsunuz:

‘‘Şirinlere ver Şirine/ Şirinler'i üzüyorsun/ Kusura bakma Şirine/ Gösterip vermiyorsun.’’

Bir de Gargamel-Şirinler tezahüratı var ama yazamam ayıp olur.

Son olarak çok sıcak havada oynanan bir Galatasaray maçında açık tribünün yaptığı ‘‘Yönetim uyuma/ Açığa klima’’ tezahüratını hatırlatır ve huzurlarınızdan çekilirim.
Yazarın Tüm Yazıları