Paylaş
MEVZU biraz hassas.
Dünya üzerinde Türkçe konuşan ne kadar insan varsa, cumartesi gecesini bekliyor.
Niye bekliyor peki cumartesi gecesini.
Şampiyon belli oluyor da ondan.
Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarlarının ruh sağlıkları hiç de normal değil.
O dakika kaç zam kararı çıkacak kimsenin merak ettiği yok, herkes şampiyonu bekliyor.
Bir Galatasaraylı olarak kalbim tabii ki Galatasaray'ın şampiyon olmasından yana.
Fakat ibre Fenerbahçe'yi gösteriyor, bu da gerçek.
* * *
Bu büyük ve sıkıntılı bekleyiş sırasında en güzel şey ise, iki tarafın da iyi espriler üretebiliyor olması.
Ben haliyle Galatasaray tarafının ürettiği esprilere yakınım.
Ama (çok istekli olmasam da) Fenerbahçe taraftarlarının esprilerine de güldüğüm oluyor.
Bu yazıya oturmadan önce, Fener cephesinde ne gibi hikáyeler dönüyor diye, tanıdığım en tipik Fenerbahçe taraftarlarından biri olan Metin Kalkavan'ın yanına gittim.
Arkadaşın odası, Şükrü Saracoğlu'nun küçültülmüş hali gibi bir şey.
Sarı lacivert bir ambians yaratmış.
* * *
Kibar bir insandır, geleceğimi bildiği için bilgisayarında depoladığı Fenerlist mail'lerini açmış beni bekliyor.
‘‘Buyur kardeşim, sana müzik de açayım, güzel güzel çalış’’ dedi.
Metin'in müzik dediği Fenerbahçe marşları cd'si.
Bir yandan zangur zangur Fener marşı dinliyorum, bir yandan da not almaya çalışıyorum.
Bu ise sırıtarak beni seyrediyor.
Rahat durmayacağı belli.
‘‘Ya işini bölmüş olmayayım ama, Şampiyonlar Ligi'ne Gaziantepspor yerine sizin gidişinize biz Fenerliler olarak çok sevindik’’ dedi.
Belli bir şey yumurtlayacak.
‘‘Niyeymiş o?’’ dedim.
‘‘Aynı gruba düşersek, 6 puanımız garanti’’ dedi.
‘‘He he!’’ deyip geçtim tabii ki.
* * *
Sonra ben bunun sustuğu nadir anlardan birini yakaladım ve ‘‘Fenerbahçe formalarının çok satmasının nedenini biliyor musun?’’ diye sordum.
‘‘Çok taraftarımız var da ondan’’ dedi.
‘‘Hayır’’ dedim ve gerçeği açıkladım, ‘‘Çünkü piyasada sağlam Fener forması kalmamıştı. Sandıkta beklerken hepsini güve yemiş. Sağlam kalanlar da sahipleri aradan geçen dört yılda beden değiştirdiği için, üzerlerine olmuyormuş’’ dedim.
* * *
Tam bu esnada cep telefonuma mesaj geldi.
Baktım değerli Fenerli arkadaşım Riko'dan geliyor.
Ne yazmış buzağı diye baktım...
Mesaj aynen şöyle: ‘‘Şans, mutluluk, para, aşk, başarı... Neyse, Fener'den çok bahsettim, Cimbom'dan n'aber!’’
* * *
Gözüm döndü, direkt bunu aradım tabii.
‘‘Güzelim, sizin Samsun'a gemi işi iptal olmuş’’ dedim.
‘‘Yapma yav, niye?’’ dedi.
‘‘Geçen yıl Kuşadası'na yolcuları indirilmeyen gemi olduğu anlaşılmış, o yüzden iptal etmişler organizasyonu’’ dedim, şişti.
Ama belli etmemeye çalışıyor şiştiğini.
‘‘Bu sezon dünya futbol tarihine nasıl geçecek, biliyor musun sen Kadıköy gazisi’’ diye sordu.
‘‘Nasıl geçecekmiş?’’ dedim.
‘‘Efsanelerin döndüğü sezon olarak geçecek. Bayern Münih, Liverpool ve Fenerbahçe. Bütün efsaneler bu sezon dönüyor. Dört yıl karanlıktan sonra, sürekli aydınlık var artık’’ dedi.
* * *
Altta kalmam imkánsız... ‘‘Trabzon maçında, sizin bir tezahüratınızı ödünç alacaktık ama Andersson oynayamayacağı için vazgeçtik’’ dedim.
‘‘Hangi tezahüratmış o?’’ dedi.
‘‘Mustafa Denizli, Şampiyon Yap Bizi, diye bağıracaktık. Ama Andersson oynamıyormuş. Bu durumda 6 yabancı oynatıp, 3-0 yenilme ihtimaliniz ortadan kalktı. Biz de vazgeçtik’’ dedim.
Hemen karşı atak geliştirdi ve ‘‘Transfer piyasasını allak bullak ettiniz be! Fener'e karşı normal performansının üstüne çıksın diye ön anlaşma imzalamadığınız futbolcu kalmadı memlekette. Son olarak Samsun'un PAF takımının tamamına anlaşma imzalatmışsınız’’ dedi.
* * *
Bu muhabbetin bittiği görülmüş bir şey değil. Türkiye'de futbol olduğu sürece iki taraf da birbiriyle uğraşacak.
Bunlar, açık konuşmak gerekirse işin tuzu biberi.
Çok sevdiğim ve bu sezon yazdığı ‘‘Fener galibiyeti nasıl kutlanır’’ yazısını hálá sakladığım Hulki İlgün ağabeyim, en doğrusunu söyledi. (Merak edenler için özet geçeyim: Hulki Ağabey, palamut, rakı ve TRT 3'te fasıl dinleyerek kutluyor. Ama bunu onun kaleminden okumalısınız.)
Hulki Ağabey, ‘‘Ne mutlu bize ki bu yıl harika bir Fener-Cimbom çekişmesi gördük ligin sonuna kadar evlat. Bu Türk futbolu için ne büyük mutluluk’’ dedi.
Hulki Ağabey haklı. Bence de en güzel lig, iki takımın çekiştiği lig oluyor.
Tam yazıyı böyle bağlamaya hazırlanırken, Elif Yıldız aradı. Elif kronik Galatasaraylı bir arkadaş.
‘‘Kanat biliyor musun, bizimkiler Fener'e jest olsun diye Samsun'a uçak kaldırıyorlarmış. Uçak da CASA tipiymiş’’ dedi.
Bak şimdi...
Paylaş