Paylaş
Olana bitene anlam veremeyen, son 25 yılın en başarılı takımı Galatasaray’ın düştüğü hale öfkelenmiş taraftar patlıyor:
“Ali Turan’ı 6 ay beklediler transfer etmek için. Şu anda 130 kiloyum, beklesinler 6 ay içinde ben de 90 kiloya düşer, o kadar oynarım!”
Tek suçlu Ali Turan demek haksızlık, Galatasaray’a uygun olmadığı fikrine katılsam da suçu ona yıkmak ayıptır. Ama taraftar ne yapsın? Ali Turan alınmasın, o mesaj zaten ona da değildi.
Anlayana!
Hakan Şükür, yaz artık anılarını
HAKAN Şükür’ün Galatasaray taraftarı için yeri ayrıdır. Oynadığı yıllarda sağladığı katkı elbette unutulmaz.
Ama Hakan da bugün efsane futbolcular arasına girdiyse bunu Galatasaray’a borçlu.
Niye yeniden çok da sevmediğim bu konuyu açmak zorunda hissettim kendimi, açıklayayım. Hakan Şükür “Ben doğru bildiğimi söylerim arkadaş” tavrıyla Galatasaray’da oynadığı yıllarda biriken hesaplarla uğraşıyor.
“O kadar doğrucuydun, niye o zaman konuşmadın?” demem, demek istemem.
Ama “Hakan Şükür artık otur anılarını yaz; sen de kurtul, biz de okuyalım ve kurtulalım” diyebilirim. Pazar gecesi Bursaspor yenilgisinden sonra yine ekranda anlatıyordu: “Meira satıldıktan sonra ‘Oh be! Kurtulduk, çok gol yiyorduk onun yüzünden’ diyen kişiler vardı. Leo Franco’ya neler yapıldı biliyorum...”
Bu anlattıklarından kendisine fayda sağlamayı amaçladığını düşünmüyorum, böyle düşünüyorsa da yanıldığını söylemeliyim.
“Kol kırılır, yen içinde kalır” lafının manasını herhalde benim kadar biliyordur. G.Saray taraftarını üzüyor, hesabını başka şekilde görsün.
“Sus, konuşma” demek haddim de değil vazifem de. Yazsın anılarını, döksün eteğindeki taşını, o da rahatlasın, biz de. Her tökezlemede “Anılardaki rezaletler” konuşması yapması yakışmıyor. En azından G.Saray taraftarının onu saklamaya çalıştığı yere...
O top patlar mı, zıplar mı?
FİZİK konusunda ne kadar tembel teneke olduğumu bu soruyu size yöneltmemden anlayabilirsiniz.
Derdim THY reklamıyla. Hani şu gökyüzünde paraşütçülerin smaç yaptıkları reklamla.
Ekip antrenmana geliyor ve “Bize biraz smaç gösterir misiniz?” diyor.
Sonra uçağa atlayıp 5 bin metreye çıkıyorlar, elde panya ve toplarla kendilerini boşluğa bırakıp smaç yapmaya başlıyorlar.
Özenilesi bir hareket, güzel reklam.
Ama benim aklıma takılan, o topların ne olduğu.
Fizikten çakanlar, kağıt kalem çıkarın! Basketbol topu 560/650 gram, ortalama 600 gram diyelim.
Yükseklik 5 bin metre.
Smaç yapılan o toplar yere düşünce zıplar mıııı, patlar mı? Okuduklarımdan öğrendiğime göre basketbol topunda standart 1.80 metreden bırakılınca 1 metre zıplaması gerektiği yolunda.Patlamayan toplar 2 kilometre zıplamış olabilir mi? Hala Türkiye’nin ücra köşelerinde zıplayan toplar olabilir mi?
Sorular saçma gelebilir ama benimki de eğlenceli bir merak değil mi?
Paylaş