Tanrı Yazar öldü yaşasın Helal Yazar

LATİF Demirci’yi ‘latomobil’den arayıp sordum:

“Eee, biz nereye gidiyoruz Lato Paşa?”

Haberin Devamı

Yeni ev taşıdığım için yapı marketi/dekorasyon bakkalı tarzı mekân aradığımı düşündüğünden “Mikeya’ya gidelim ama benim eve yakın olana” dedi.

“Özkök’le Ahmet Hakan umre yapıyor, biz Mikeya’yı mı gezeceğiz?”

“Hımm!”

“Hımm ya, hımm dersin. Tibet?”

“Ben Budist olmak istemiyorum.”

“Usta kararı sana en son bıraktığımda ağustos ayında Adana-Mersin’de gezdik! Tibet havadardır. Senin önerin?”

“Evde dursak...”

“Seksi erkekler umreye, seksi olmayan erkekler hiçbir yere! Adalet yok! Yine de düşün...”

* * *

Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan’ın umre ziyareti -örnekte de görüldüğü üzere- epeyce çene yorar.

Beni bu seyahatle ilgili tedirgin eden tek bir nokta var: Terlik!

İhrama takılmıyorum.

Ertuğrul Özkök’ü ihramla gezerken görsem “Vay Vergilius’un köse sakalı! Dante’nin Cehennem’i, Dante’nin Âraf’ı, Dante’nin Cennet’i derken saldı kendini iyice... Aha, al sana İlahi Komedya!.. Selam Romalı; n’aber?” der muhabbet ederim.

Fakat terlik!

Haberin Devamı

Boşa şok dalgası yaymıyorum; herhalde ihram altına terlik giyiliyor değil mi?

* * *

Yıllar önce Özkök’ü odasında sanırken Kral Hüseyin’in katafalkının başında Demirel’le saygı duruşunda gördüğümde bile sarsılmamış bir insanım.

Fakat terlik beni sarsar.

Giyen şahsa “Ben bunlarla Manş Denizi’ni yürüyerek geçerim. Sarı bir denizaltıyım. Hayır, beyaz bir hovırkraft!” şeklinde özgüven pompalayan türden bir çift spor ayakkabısı vardı.

Bence onları giyip gitsin.

Terlik bitirir ağbi seni, kardeşini dinle...

* * *

Bunun dışında bir endişem yok.

Rezervuar Köpekleri adını verdiği toplantıları Hoşsohbet Bülbüllerin Gönül Çağıltısı’na çevireceğini sanmam.

Telefon açıp “İran’dan enfes bir alkolsüz Şiraz getirttim. Yatsıyı müteakip Lato’yla bekliyorum. Biraz Yusuf İslam terennüm ederiz” diyeceğini aklımdan bile geçirmem.

Keza “Kanatçım bundan sonra Tanrı Yazar dönemi bitti; Helal Yazar uygulamasına geçiyoruz. Yazılarda alkol aldığını filan yazma...” diyeceğine de ihtimal vermem.

Tek endişem terlik.

Peki ya espadril gibi bir çılgınlığa sürüklenirse?

Olacak iş değil!

Olacak iş değil!

* * *

Hayırlısıyla gitsinler, hayırlısıyla dönsünler.

Haberin Devamı

Ahmet Hakan’ın kolu umarım mümkün olan en kısa sürede, en az acıyla iyileşir.

Bu vesileyle geçmiş olsun diyeyim.

“The Kol 2’ye senaryo malzemesi olmam” demiş veda ederken.

Ya Ahmetçim, iyileşmene bak.

Sen kolu düzelt “The Kol Godzilla’nın Marizine Kayıyor... The Kol Hınçla Dolup Gelmekte: Titre Ey Fakit!..” diye oturur maziden senaryo yazarız.

Keyfine bak, çabuk iyileş bakalım.

Sana Özkök’le umre seyahatinde çelik gibi irade gerekecek kardeşim.

Hepimize lazımsın bir yerde... 

Yazarın Tüm Yazıları