NE krizin, ne de doğuracağı sonuçların espri kaldıracak hali yok aslında...
Fakat Takanik Zirvesi doğruysa kriz çoktan vurmuştur medyaya, bu da böyle biline.
Medyatava’da rastladım. Dinç Bilgin ve Serdar Turgut baş başa yemek yemişler.
Pek ilgilenmediğim türden bir haber.
Serdar Turgut çok sevdiğim bir ağabeyim; Dinç Bilgin’le hiç tanışmadım.
Fakat yemeğin yendiği yer direkt ilgi alanıma giriyor: Takanik.
* * *
Henüz sahile bağlı bir "tekne balıkçı" iken keşfettiğim, Boğaz’da yürüdükten sonra ucuz yollu bir balıkçıydı Takanik.
Adına vurulmuştum önce. İçki yok. Balık, salata, meşrubat. Ucuz yollu, sağlıklı, lezzetli bir yemek.
"Tekne balıkçı"lar popüler olunca denetlemeler de arttı. Takanik sonunda Yeniköy’deki İskele Sokak’a attı kendini, dükkán düzenine geçti.
Severim, denk gelirse oturup balığımı yerim.
Ancak... O sokağın ucunda bir başka favori mekánım Yeniköy İskele Restoran dururken Serdar Turgut ve Dinç Bilgin’in Takanik’e gitmeleri içimi titretti.
Eğer koca Dinç Bilgin ve Serdar Turgut, bizim Takanik’e takılmaya başladıysa kriz medyayı çoktan vurmuştur arkadaşlar, bunu bilin.
* * *
Bir de haddim olmayarak tavsiyelerde bulunayım. Tavsiyem sadece Dinç Bilgin, Serdar Turgut veya "Peypırmuğn’dan Bambi Büfe’ye Geçiş Süreci Sendromu" yaşayacak medya mensuplarına yönelik değil.
Hazır Pastırma Yazı gelmişken Boğaz’da nefes almak isteyen herkese uyar.
* * *
Tansu Çiller’in yalısının caddeye bakan tarafında, tam karşıda çok güzel bir mantıcı vardır Yeniköy’de.
Çiller’in fotoğrafları filan asılıydı. Lüks mantıcı sayılır, Beyoğlu’ndaki "Hala Mantı, Nine Gözleme, Teyze Şiş" tarzı yerlere göre pahalıdır.
Fakat Takanik’te balıkla kafa kafaya gelir.
Yeniköy’ün gevreği güzeldir. Fırından alıp, denizin üstünde çay içilen küçük kahveye gidilebilir. O kahvede de Tansu Çiller fotoğrafı vardır.
* * *
Neyse, tekrar kriz ve medya meselesine dönersek...
Olympiakos maçı öncesinde Hasan Cemal’le Nişantaşı’nda buluştuk.
Yemeği House Cafe’de yemeyi önerdi.
"Abi sanki sana engel olmazsam suşi yiyip oradan da Touchdown’a geçip bar eğlencesi yapacakmışız gibi bir hava seziyorum. Ve açık konuşayım tedirginim. Maça gidiyoruz huop! Ne House Cafe’si?.." demedim tabii.
Ben iştah açıcı bir şeylerle geçiştirdim, Hasan Abi de salata yedi.
İştahı açıp maça gitmek iyi fikir değildir. Maç çıkışı içeriğini sorgulatmayacak kadar güzel kokan bir köfte/ekmek tezgáhına yazıldım.
Köfte yerken Hasan Cemal’i hatırladım.
Kendisini uyarmıştım: "Kriz vakti doymadan kalkma abi sofradan bir salatayla. Masaya konan küçük galetaları indir cebe...".