Süpermen’e doyamayanlara son uyarı

Bazı okurlar (yani siz oluyorsunuz bu durumda) ‘Üç Süpermen Olimpiyatlarda’ filmiyle ilgili uyarı niteliğinde yazdığım yazıdan gerekli dersi çıkartamamış!
Yazıyı twitter’da paylaştığımda “Madem ısrarla ‘Seyretmeyin’ diyorsun, inat ettik seyredeceğiz. Nereden buluruz, kendimizi nasıl mahvederiz?” soruları geldi.
Durumu fark eden hayırsever (!) bir arkadaş, “Ahan da burada var!” diyerek bir bağlantı adresi paylaştı.
Belli ki birtakım “karanlık güçler”, sağolsunlar filmi olduğu gibi Youtube’a yüklemiş. Filmi korsan DVD tezgahında filan aramaya gerek kalmıyor, tıklıyorsun ve buluyorsun ıstırabın şahını!
Bağlantıyı paylaşınca bu kez “Yandım Allah!”çılar sökün etti. Vay efendim bu kadar da kötü olacağını tahmin etmemişler, vay paşam meraklarına yenik düşmenin bedelini ağır ödemişler.
E, ben ne dedim sana sevgili okur?
“Ben yandım sen yanma!”, “Sakın ola seyretme”, “Üç yıl eve kapanıp Fassbinder, Tarkovksi ve Fellini yüklemesi yapsan kullanıcı ayarlarına dönemezsin” dedim.
Aynen böyle dedim, uyardım, “Yazık etme film şevkine, sinema aşkına” diye yalvardım.
“Geçmiş olsun, bir daha seyretmezsiniz” dediklerim nasıl teselli bulacak bilemiyorum ama “Vay abim, çok kötüydü ama kesmedi; başka yok mu şöyle hem güldürecek hem hayata ve sinemaya küstürecek film?” diyenler de çıktı.
Onları tekrar uyardım: “Ateşle oynuyorsunuz arkadaşlar” dedim, “Öneririm 3-5 film, Kara Murat’ın kavga sahnesine miğfersiz katılmış figürasyon elemanına dönersiniz” dedim, dinletemedim.

EZOGELİNLİ SUPERMAN

Yazının bundan sonrasını henüz ‘Üç Süpermen Olimpiyatlarda’yı seyretmemiş şanslı okurlar veya seyredip boyunun ölçüsünü alıp tövbekâr olmuşlara önermiyorum.
Çünkü “Üç Süpermen Olimpiyatlarda kesmedi” diyenlere, kaşıntısı geçmeyen arkadaşlara birkaç film önereceğim.
İlki yine bir ‘Superman’ güzellemesi. Bir ara televizyon kanallarının da gösterdiği (Kanal 6 severdi bu işleri sağolsun) ‘Süpermen Dönüyor’, 1979 yapımı bir filmdir.
Kavruk bir genç olarak hayata başlayıp gazeteciliğe ve ‘übermensch’ konumuna yükselen Tayfun adlı gencin öyküsünü anlatır. Bir nevi, ilk Superman filminin, klasik Superman öyküsünün ezogelinle harmanlanmış, yerel tatlar taşıyan kopyasıdır.
Uçuş sahnelerindeki teknik çaba izleyende bir kalp kırıklığı, sempati yaratır; kötü adamları ‘Şırankorama!’ şeklinde indirdiği Osmanlı tokatlarıyla devirmesi takdire şayandır.

FATMA GİRİK’Lİ HAMLET

Tanıdık bir filmin tanınmaz hale getirilmesine güzel bir örnek de ‘Exorcist’in yerli versiyonu ‘Şeytan’dır.
Şeytan çıkartmaya gelen Agâh Hün’ün zemzem şovu filan güzeldir. Bu filmi seyredip korkan olmuş mudur bilmiyorum ama ‘Turkish Exorcist’ adıyla yerkürede epeyce hayran toplamıştır.
Çok sevdiğim bir başka ‘yenidenbozum’ örneği olan ‘Badi’ gibi sevdiğim filmler arasındadır.
Badi’yi bilirsiniz ‘E.T.’nin Türk yapımıdır.
Yıllar önce sadece bu film üzerine bir yazı yazmıştım hatta. Mahalledeki çocuklar veda sahnesinde Badi’nin (E.T.) oluyor, elini öpüp başlarına götürürler filan.
Bu bahiste önereceğim bir diğer çarpıcı ve yamultucu örnek de elbette 1975 yapımı ‘Sevimli Frankenştayn’ olacak.
Ne korkutur ne güldürür ama tekrar ve tekrar seyretme hissi uyandırır; özetle insanı manyak eder.
‘İntikam Meleği’ filmi çoğunlukla ‘Kadın Hamlet’ olarak bilinir. Shakespeare’in ‘Hamlet’inin çoook ama çok geniş bir manada ele alındığı filmde Fatma Girik oynar.
Filmin unutulmaz sahnelerinin başında Fatma Girik’in ‘Clockwork Orange/Otomatik Portakal’ın film versiyonundaki Alex’i (Malcolm McDowell) andıran melon şapkalı ‘Pireli Şiir’ performansı gelir ki; internet üzerinde epeyce gezmiştir.
Listeyi uzatmak elimde ama yapmayacağım!
İsteyenler her zaman bu bahis açıldığında önerdiğim ‘Fantastik Türk Sineması’ (Metin Demirhan-Giovanni Scognamillo; Kabalcı Yayınları, 1999) kitabını alıp konuya iyice hakim olabilir.
Bir de anladım ki bu filmlerin önemli bir bölümü tamamen olmasa da bölümler halinde Youtube’da bulunuyor.
Artık daha fazla uyarmayacağım, koca insanlarsınız!