BEŞİKTAŞ-Galatasaray derbisinde en az skor kadar merak edilen bir konu daha vardı: Beşiktaş seyircisi, yenilenen ve tribünle saha arasındaki mesafe ‘Taç atan oyuncunun ensesine vurup ‘N’aber usta?’ diyebilecek kadar’ azalan statta olay çıkarmadan durabilecek miydi?
Sabri’nin korner atmaya giderken yaşadığı ve tribün şiddeti tarihine dönüp bakıldığında ‘hiçbir şey’ sayılacak hadise dışında gayet olgun bir tavır sergiledi Beşiktaş taraftarı. Tebrik edenlere katılmamak pek mümkün değil.
Ancak maçın olaysız atlatılmasıyla ilgili önemli bir detayı CNN Türk’te pazar geceleri yayınlanan Santra programı sayesinde öğrendi Türkiye. Sanem Altan ve Yiğiter Uluğ’un hazırladıkları, pazar gecesi spor programları içinde ‘en mavi kanlı’ program görünümündeki Santra’nın konukları Malatyaspor Teknik Direktörü Aykut Kocaman ve Mehmet Ali Birand’dı.
Malumunuz, gazetecilikte ekol yaratmış az sayıda isimden biri olan, kendisine bırakılsa günde üç gazete, beş televizyon yayınını tek başına yapabilecek kalibrede bir isim Mehmet Ali Birand.
Maçtan çıkıp yayına yetişmişti. Tribünlerdeki havayı anlatırken, maçı Hasan Cemal’le birlikte seyrettiklerini öğrendiğim anda tüylerim diken diken oldu.
Hasan Cemal de, Mehmet Ali Birand da iyi birer Galatasaraylı. Hasan Abi’nin soğukkanlılığı memleket sınırlarını da aşmış bir mevzudur. Sadece Galatasaray’ın Kocaeli deplasmanında galip gelerek üçüncü yıldızı taktığı maçta, Hasan Şaş’ın golü sırasında, sağ kolumu sıkarak tepki vermişti. Bunun dışında heyecanlansa da belli etmez.
Fakat Mehmet Ali Birand, heyecanını belli etmek konusunda bana daha yakındır.
Birand, Santra programında bir ara maçın heyecanına kapılarak Galatasaray’ı destekleyen tarzda hareketler yaptığını ve düşüncelerini de yüksek sesle dile getirdiğini söyledi.
Ben nasıl tek parça kurtulabildiğini düşünürken ve Hasan Cemal’i merak ederken konuya yine Mehmet Ali Birand açıklık getirdi.
Hasan Abi, arkadaşının hareket tarzının yanlış olduğunu ve bir nevi hayati tehlike içinde bulunduklarını, Birand’ın en iyi anlayabileceği şekilde örnekleyerek anlatmış meğer.
Hasan Cemal, statlarda pek rastlanmayan bir örnekle yöntemi seçerek şunu söylemiş: ‘Oğlum şu anda senin yaptığın MHP Kongresi’ne gidip ‘Yaşasın Sosyalizm’ diye bağırmak gibi bir şey...’
Büyük tehlike atlatılmış İnönü’de meğer. Herkese geçmiş olsun.
Gürsoy, Hakan’ı Beşiktaş’a nasıl verdi
TELEGOL’de Sinan Engin,‘İki yıl önce Lucescu önce istedi, sonra vazgeçti. Ben çok istemiştim Hakan’ı. Hatta alıyorduk da, ama transfer komitesi istemedi...’ şeklinde aslında bomba niteliğinde bir açıklama yaptı.
Beşiktaş’ın bir ara Hakan’la ilgilendiği biliniyordu ama bu operasyonla bizzat ilgilenmiş birinin ağzından doğrulanması enteresandı. Sonra Ergun Gürsoy bağlanıp da ‘Hakan’ı 2 yıl önce verdim Sinan’a ama alamadı. Hakan boştaydı, idman yapsın diye Beşiktaş’a alın dedim. Ama Hakan da istekli değildi’ deyince ağzım açık kaldı.
Normal şartlarda spor sayfalarına manşet olması gereken, hem G.Saray hem de Beşiktaş taraftarlarını günlerce konuşturacak bu gizli kalmış hadiseyi böylece, çok basit bir anıymış gibi anlatıp geçebiliyorlar. G.Saray’ın önde gelen isimlerinden biri, G.Saray’ın alt yapısından sıradan bir futbolcusunu da değil, simge olmuş bir futbolcusunu idman yapsın diye en büyük rakiplerinden birine önerebiliyor ve biz bunu iki yıl sonra çok normal bir şeymiş gibi öğreniyoruz.
İnsanın bildikçe bilmeyesi geliyor vallahi!
RİN TİN TİN BENZETMESİ
KANAL D’de Engin Verel F.Bahçe’yle ilgili haber yazan, yorum yapan gazetecileri üçe ayırdı: ‘Yağdanlıklar, skor yazarları ve futbol yazarları.’ Kendisini de üçüncü kategoriye koydu. Haliyle itirazlar yükseldi stüdyodan ‘Yağdanlıklar’ benzetmesine. Engin Verel bunun üzerine ‘Yağdanlıklar demeyelim, Rin Tin Tin diyelim’ diyerek konuyu toparladı. Red Kit’in saf ve temiz kalpli köpeği Rin Tin Tin’in suçu neydi Allah aşkına?
SERGEN VE FAIR PLAY
SEZONUNilkderbisi öncesinde Galatasaray Kaptanı Hakan Şükür ve Beşiktaş Kaptanı Sergen Yalçın, ortaklaşa bir bildiri okudu. Bildirinin son cümlesi: ‘Bizim oyunumuz Fair Play’ idi. Sergen Yalçın’ı çok severim fakat daha bir hafta önce hakemi aldatarak takımına penaltı kazandırmışken o cümle, üzerinde biraz bol durdu. Aynı bildiriyi Galatasaraylı ArifErdem okusa da tepkim bu olurdu, onu da söyleyeyim.