Paylaş
“Transfer haberi vermeyeceksen bana ne kardeşim Brezilya’dan? Seçim diyorsan bizde her türlüsü sebilhane maşrapası gibi dizilmiş gündem vitrinine.
Referandum kapıda, erken veya zamanında genel seçim ardında, Cumhurbaşkanlığı seçimi de kafasını uzatıp uzatıp geri kaçarak sırasını bekliyor...” diyebilirsiniz, vallahi çok da haksız olmazsınız.
Ancak Brezilya’da seçim sürecinde koyulan bir yasak, bizdeki siyasilerin de ağzını sulandıracak türden, dokunmadan geçemem.
* * *
Brezilya’da seçime kadar “siyasi mizah” yapmak yasaklandı. Adaylarla “kafa bulmak”, “dalga geçmek” yasaklandı.
Yasağı delene güzel mi güzel bir para cezası hazırlanmış, canın isterse del.
Bunun üzerine Brezilyalı mizahçılar, meşhur Copacabana Plajı’nda bir protesto yürüyüşü düzenledi.
Ama ne yürüyüş! Mizahçılardan politikacıların anladığı manada “adam” olmayacağının bir başka göstergesi.
Kardeşim, metrekareye 10 güzel kadın poposu düşen plajda protesto yürüyüşü mü yapılır?
Al işte toplam 300 kişi kalmış yürüyüşte zaten. Eminim daha kalabalıktır ekip ama plajda yürüyüşe çıkarsan 300 kişiyle turlarsın!
Peki, başka yerden bakalım bir de hadiseye.
200 milyon nüfusa sahip Brezilya’da toplam 300 kişiyi bağlayan bir yasağa niye ihtiyaç duyulur?
Adam başı 700 bin kişiyi etkileme gücüne mi sahip bu mizahçılar?
Mümkün değil. Ama mizahın ve mizahçının gücünü hiç yabana atmamak gerekir.
* * *
Tahminimce insanlık tarihindeki ilk siyasi mizahı Mağara Seçimleri sırasında aday olmayan tek eleman “Mağara sizin olsun, ben ağacın gölgesinde hayal kurmaya gidiyorum; kafama düşecek armut bile sizden tatlıdır” diyerek yapmıştır.
İnsan ne kadar eskiyse, mizah da o kadar eski.
Mizahın iyisi akılda kalır, fikir çeler, düşündürür, sorgulatır.
Politikacının dayanamadığı da budur zaten.
Afra tafrasını, kerameti kendinden menkul ciddiyetini, yapmacık özgüvenini, makyajını siler, yıkar, atar.
Tek bir cümlede, tek bir espride politikacının karizmasını yerle yeksan eder mizahçı.
Bu yüzden de halk mizahçıyı sever, korur, yüceltir.
Çünkü doğruyu söylemektedir mizahçı, bahsettiği adam gerçekten de “Hep aynı yalanları başka cümlelerle sunan bir sahtelik abidesidir, patates burundur, oyuncağı elinden alınınca ağlayan bir çocuktur, miskin ve tombul bir kedi, kendini kurnaz sanan bir kargadır...”
* * *
Yıllar önce, AKM’de bir mizahçı arkadaşımız fuayede, cephede zafer kazanmış mareşal edasıyla dolaşan yarbay rütbeli bir subaya “Komutanım dışarıdaki tank sizin mi; polis ceza yazıyor” dediğinde mizahın fiziksel gücünü de gördüğümü hatırlıyorum.
Kalabalık grup kendini tutamayıp kahkahayı basınca havalı yarbayın yapıştırma otoritesi de üzerinden kayıp gitmişti.
Mizah eşitler, mevkilerin/rütbelerin manasızlığını çat diye adamın yüzüne söyler: “Havan kime güzelim?” der.
Bu yüzden de başlarından dert eksik olmaz.
Çok yakın tarihimiz Başbakan Erdoğan’ın çeşitli mizahçılara açtığı davalarla dolu, isteyen açıp bakar!
* * *
Keşke mümkün olsa da siyasilere mizahı yasaklayabilse insanlık.
Kullanmayı beceremedikleri bir silahla oynarken kendilerini vurabiliyorlar çünkü.
Ve çünkü normal halleri, mizah yapmaya çalıştıkları hallerinden bin kat komik.
Brezilya’da o yasak bir şekilde delinir.
Mizaha ket vurmayı Atina’nın şehir-devletleri, Abdülhamid’in istibdat devri veya 20’nci yüzyılın kanlı faşist zihniyeti bile becerememiş; para cezası mı becerecek?
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.
Paylaş