BU sezon hiçbir maçı bu kadar hak etmemişti belki de Galatasaray. Kötü oynadığı için, formsuz olduğu için, morali bozuk olduğu için, konsantrasyonunu evde unuttuğu için veya ruhunu yitirdiği için kazanamadığına şahit olduk epeyce ama bu kadar kararlı olup kazanamaması bir ilkti.
Manisa karşısında uzun aradan sonra galibiyeti hatırlayan “devrik aslan kral”, bir süredir yalpalayan Kayserispor’u da gözüne kestirdiğini ilk dakikalardan itibaren gösterdi. İyi futbol, kararlı oyuncular, baskı derken erken gol de geldi. Galatasaray’ın skoru geliştirebilmesi için sadece şans kartı eksikti cebinde. O kart meğer Kayseri’deymiş; gole çabuk şekilde karşılık verdiler. * * * Skorun yeniden dengelenmesi de yıldırmadı Galatasaray’ı. İlk yarının sonuna kadar ısrarla rakibi zorladı ama golcü eksikliği yine kendini gösterdi. Teknik direktör Bülent Ünder, ikinci yarıya Baros’la başlayarak bu sorunu aşmaya çalıştı ama kayıp şans kartı bulunamadığı için, Kayserispor’un genç kalecisi Gökhan takdir edilecek bir performans gösterdiği için ilaç olmadı. Kabus gibi sezon nihayete ererken hiç değilse bir maça 90 dakika ısrarla asıldığını gördük Galatasaray’ın. Bir de şansı yanında olaydı... Maç sona ererken kafamda iki soru cümlesi kalmıştı: Böyle oynayıp kazanamamak daha az üzücü, öyle değil mi? Bari 23 Nisan şerefine Cem Sultan filan oynasaydı, olmaz mıydı?