Paylaş
Canlı yayın konuğu olan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, kanalın Ankara temsilcisi Hande Fırat ve yorumcu Hüseyin Yayman’ın gündemle ilgili sorularını cevaplıyor.
Hande Fırat, “... Bir son soru sorayım mümkünse” diye söze girdikten sonra sorusunu yöneltiyor:
“Şimdi Peşmerge’nin girişi, o görüntüler, bazı kesimler tarafından da çok tartışıldı. Çok net, acaba Kürt ulusal birliğini mi ön plana çıkardı o giriş, yoksa amacınız bölgedeki durumu dengelemek miydi?”
*
Yalçın Akdoğan’ın –çözüm sürecinin koordinasyonunu yürüten kişi olarak- vereceği cevabı beklerken devreye gülerek yorumcu Hüseyin Yayman girdi:
“Çok affedersiniz bir araya girebilir miyim Yalçın Bey?...”
Akademisyen kimliğiyle yazdığı “Türkiye’nin Kürt Sorunu Hafızası” kitabındaki raporlardan faydalanmış biri olarak Yayman’ın soruya ek yapmasını, Akdoğan’ın vereceği cevaba perspektif katıcı bir analiz getirmesini vb. beklemem gerekir değil mi?
Yayman nasıl devam etti peki ‘araya girme’ cümlesine:
“Şimdi biz yayın öncesinde de konuşmuştuk... Hande bugün gerçekten çok sert sorular soruyorsun. Eh yani...”
*
Yayman’ın “Eh, yani...” dedikten sonrasını nasıl bağlayacağını asla bilemeyeceğiz, çünkü onu da Akdoğan (yine gülerek) kesti:
“Ondan sonra ben sert konuşan adam oluyorum değil mi? Yani siz beni provoke ediyorsunuz...”
Hande Fırat da haliyle gülerek durdu sorusunun arkasında: “Hiç provokasyon yok; sorular net. Tartışılan tüm başlıklar...”
Acaba Akdoğan devreye girmeseydi, Yayman “eh yani”den sonra cümlesini nereye devirecekti acaba?
Uygun şıkkı seçiniz:
Burada biz de alet oluyoruz ama senin çok sert sorularına?
Yaktın, yıktın vekillik hayallerimi Hande; insan program kardeşine böyle yapar mı?
Soruyu göğsünüzde yumuşatacağınız şekilde ortalayayım bari ben: Elmayı mı daha çok seviyor reis yoksa armudu mu?
Hüseyin Yayman akademisyenken medyaya yorumcu olarak geçiş yapmış bir isim.
Yorumlarını takip edenler iktidar partisine yakınlığını bilir ki; en doğal hakkıdır.
*
Harareti yüksek tartışma programlarında “Sen de vekilliği garantilemek için böyle konuşuyorsun” diye çıkışan “rakip tartışmacıya” sinirlenerek “Sana mı soracağım!” demişliğini bilirim.
Bu durumda ben de Hande Fırat’ın yerine geçmek ve “Hande Fırat sana mı soracaktı Yalçın Akdoğan’a neyi soracağını, nasıl soracağını?” demek zorundayım.
Soru sert bir soru değildi, kaldı ki Hande Fırat da jest ve mimikleriyle yumuşatarak sormuştu; bu bir.
Soru gündemden alışık olduğumuz sertlikte bir konudan geliyor, daha yumuşağını arasan zor bulursun; bu iki.
Çözüm sürecinin koordinasyonundan sorumlu hükümet yetkilisine bunu sormayacaktı da “Hüseyin Bey’in 2015’teki şansı için ne düşünüyorsunuz?”u mu soracaktı; bu da üç.
*
Hüseyin Yayman AKP politikalarını desteklemekte, AKP’li olmakta, partiye bağlı siyaset planlamakta sonuna kadar özgür...
Yorumlarını böyle yapar, alkışını tutar, savunur, laf kondurtmaz, sert çıkar, güler, ağlar... Sadece onun bileceği işler bunlar.
Fikirlerine katılıp katılmamak, samimiyetsiz veya tutarsız, isabetli ve hakça bulup bulmamak da seyirciye kalır.
Ancak Hüseyin Yayman’ın bir gazetecinin sorusu karşısında yayılarak gülmek, “Aman efendim sizi de beni de zor durumda bırakıyorlar” ifadesiyle müdahale etmek hakkı yoktur.
Yoksa Hande Fırat da döner, Yayman’ın “AKP’den vekil olmak için yapıyorsun bunları Hüseyin Bey” çıkışına verdiği cevabı tekrarlar, zor olur altından kalkması:
“Sana mı soracaktım!”
Paylaş