Bayrama özel hayırlı haberlerim var sevgili okur; hazırsan hemen başlayalım. Beyoğlu Belediyesi üç yıl önce çok isabetli bir karar alarak Taksim Gezi Parkı’nı kısa süreliğine sahaflara açtı
Küçücük dükkanlara, sokak aralarına sığınmış vaziyette yaşayan sahafların ve kitapların açık havayla buluşması şahane olmuştu. Hem kitaplar, hem kitapçılar, hem de kitap meraklıları için güzel bir fırsattı. Geçen sene süresi biraz daha uzatılarak, daha organize bir şekilde yapıldı, ilgi daha da büyük oldu. Bu kez 14 Eylül’de buluşuyoruz. Sahaf arkadaşlarım açılışı Doğan Hızlan’ın yapacağını söyledi. Bu sene bir de ‘Sahafların Ustası’ Vahan Usta’ya (Kocaoğlu) bir plaket verilecek. “Nerede sahaf bulunur?” diye bana soran çok oluyor. 14 Eylül’de Taksim Meydanı’nda olacaklar işte, bitiş tarihini tam öğrenemedim fakat en az bir hafta oradalar. Benim gibi sık sık sahaf ziyareti yapanlar bile muhakkak işlerine yarayan kitaplar bulabiliyor; kaçırmayın derim. Bir de ‘çok ucuz kitap’ tezgahları oluyor ki; makul bir paraya kütüphane kurarsınız! Bu festivalin sadece Beyoğlu sahaflarına değil, tüm semtlerden gelecek kitapçı dostlara açık olduğunu da söyleyeyim. Her sene “Hep burada kalsalar keşke” diyorum. Olacak iş değil tabii, bu sebepten kısıtlı sürede tadını çıkartın.
İLHAN ERŞAHİN BABYLON’DA
Çarşamba günü bir plakçı arkadaşımın dükkanına uğradım. Plak böyle bir hastalık, bir yandan azaltmaya çalışıyorsun, bir yandan toplamayı sürdürüyorsun. Benimle aynı hastalıktan mustarip eski dostum İlhan Erşahin’le karşılaştık. Bir süre “Yahu 1970’lerde amma çok 45’lik basılmış di mi? muhabbeti yaptıktan sonra, “Eeee, nerede çalacaksın?” dedim. Nerede çalacağından öte bir haber verdi. Babylon Lounge’u bu sene Nublu olarak açıyorlarmış. Eylül sonuna doğru hazır oluyor. Nublu, bilenler bilir, İlhan Erşahin’in New York’taki kulübünün adı. “Müzik nasıl olacak? Sadece caz mı?” diye sordum, “Hayır” dedi, iyi müzik yapan grup olmak yeterli. Anladığım kadarıyla kapıları her türlü müziğe açık olacak; tek kriter sağlam ve yeni olması.
SCORPIONS MAÇKA’DA
U2 geldi geçti, polemikler sürüyor. Geçmiş konsere fazla takılmamak lazım, geldiler, çaldılar, beğenen beğendi, beğenmeyen söylendi, geçti ve gitti. Ama konserler sürüyor. Önce Scorpions geliyor. 2 Ekim’de Küçükçiftlik Park’ta çalacaklar. Ben büyük ihtimalle pas geçerim. ‘Love At First Sting’ albümlerinin ilkgençlik hatıralarımda yeri vardır ama o kadar. Klaus Meine’ye, Rudolph Schenker’e hürmetler, ‘World Wide Live’ adlı 1985 tarihli konser albümlerini bir dönem ezbere bilirdim ama konsere gideceğimi sanmıyorum. Benim yerimi dolduracak epey sağlam bir hayran kitlesi vardır, onlar Küçükçiftlik’i tıka basa doldurur zaten.
KARANLIKLAR PRENSİ ARENA’DA
Ama kesinlikle kaçırmayacağım bir konser de var. Ozzy Baba geliyor, kaçar mı yahu! 30 Eylül Perşembe, Kuruçeşme Arena’da sahneye çıkıyor Ozzy Osbourne. Yıl 2005, Roskilde Festival’deyiz. Black Sabbath ideal kadroyla sahnede: Ozzy Osbourne, Tony Iommi, Bill Ward ve Geezer Butler! Bomba gibi çalmıştı abiler, genç topluluklara nal toplatmışlardı. Ozzy şimdi ‘Scream’ diye yeni bir albüm çıkardı, onun tanıtım turnesinde şereflendiriyor şehrimizi. Sahneye çıkıp milleti sallayıp yuvarlamayı bir kenara bırakın, çoğuna göre hala yaşıyor olması bile mucize. Ama ‘Karanlıkların Prensi’ sahneye çıktığında bambaşka bir adama dönüşüveriyor. Roskilde’de civciv katliamı filan yapmamıştı (!) burada da kanlı bir şov yapmaz herhalde. Ama konserleri hem mükemmel olur, bence kaçırmayınız. Biraz bakındım bu turnede neler çalmış diye. İyiyiz, iyisiniz... Bark At The Moon, Mr. Crowley, Crazy Train gibi solo klasiklerin yanında epeyce Black Sabbath şarkısı da var: Iron Man, Paranoid, War Pigs... Ozzy Baba, büyüksün!