Aldığım kitabı karıştırmak ve geç bir öğle yemeği yemek için Çiçek Pasajı’ndayım.
Kimene’de, kapı önündeki iki kişilik küçük masaya oturdum.
Tam adıyla anmak gerekirse “Biz Bize Diz Dize Kime Ne”de sivilceli zamanlarımıza da şahitlik etmiş olan personel ne yiyeceğimi bilir zaten.
Hava güzel. Turistler dijital hatıralar biriktirmek üzere Pasaj gezisinde.
Pasaj kedileri geçici barış ortamı yaratmış; hepsi bir köşede kedi rüyası görüyor.
Günlerden cuma olsa, karşımdaki Seviç’te Aydın Boysan ve Rakı Kuvvetleri Komutanlığı kurmay heyeti toplanıyor olurdu.
Tam o saatler.
*
Yan masada Beyoğlu gezisine çıkmış bir aile soluklanmakta: Anne, baba, çocuk.
“Bir daha mı geleceğiz dünyaya. Komple bir Beyoğlu sefası olsun” demişler, midye tava/kağıtta kokoreç/eşsiz Pasaj patatesi ve bira eşliğinde günlerini tatile çevirmişler.
Baba “Biz gençliğimizde gelirdik buraya...” şeklinde bir ısınma turu attıktan sonra, o esnada “N’olucak bu Cimbom’un halleri?” muhabbetine girişmiş olan garsonla bana döndü ve “Armonika çalan bi kadın vardı, Mariya... N’oldu ona?”
Toplumsal hafızaya “Beyoğlu Güzelleştirme Derneği toplantılarında Vitali Bey’in yanında şarkı söylerken görülen al yanaklı, allık yanaklı, taşkın rujlu kadın” olarak nakşolmuş Madam Anahit’i anmış olduk.
Fazla duygusallaşmadan sessizce dağıldık.
*
Çarşamba günü gelen bir elektronik postaya kadar da herhangi bir duygusallaşma tehlikesi yaşamadım.
Ama o ‘elektronik’ posta...
“sevgili kanat atkaya... ben mustafa topçuğlu, ali amca’nın oğlu, maalesef babamızı 30 nisan 15.40’ta kaybettik. 1 mayıs cuma günü de toprağa verdik. Maraş’ın Türkoğlu ilçesinde...” diye başlayan mektup...
Ali Amca’yı Beyoğlu’na çıkan hemen herkes hatırlayabilir.
Yıllarca cadde üzerinde oradan oraya sürüklenen, son olarak Yapı Kredi’nin karşısında durmaya başlayan “Sabır Taşı İçli Köftecisi” Ali Amca.
Bembeyaz, her zaman pırıl pırıl, Beyoğlu’nun çılgın havasıyla tatlı bir tezat oluşturan önlüğüyle kalabalıktan ayrılan Ali Amca.
Eşsiz lezzette içli köftesiyle kalbimize taht kuran Ali Amca...
Oğlu Mustafa’nın, ailesinin, sevenlerinin başı sağolsun.
Beyoğlu’nda çok sevdiğim bir dostumu daha kaybetmiş oldum.
*
Oğlu Mustafa, “Vefatından sevdiklerinin henüz haberi yok, bunun için aklıma ilk siz geldiniz. Sabırtaşı içli köfteleri artık öksüz kaldı, onun yerine içli köfteleri ben satıyorum ama babamın yerini asla dolduramam. İlgilenirseniz çok sevinirim...” demiş mektubunu bitirirken.
İlgilenmem mi Mustafa?
Sabırtaşı İçli Köfteleri için veya Maraş’ın diğer güzel yemekleri için Mustafa ile bağlantıya geçebilirsiniz.
İstiklal Caddesi’nde, Yapı Kredi’nin karşısında, Aznavur Pasajı ile Milli Piyango’nun arasında bir yerlerde bulabilirsiniz.
Yoksa elektronik posta yollayın bana, telefonunu vereyim.