Püsküllü beladır Eşref’in kalemi

ŞAİR Eşref’in sadece tek bir vasiyeti, bir isteği olmuştu ölmezden evvel.

Haberin Devamı

İsteğini mezar taşına da yazdırmıştı:
“Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için
Gelmesin reddeylerim billâh öz kardaşımı
Gözlerim ebnâ-yı âdemden o rütbe yıldı kim (Gözlerim insanoğlundan öyle bir yıldı ki)
İstemem ben Fâtiha tek çalmasınlar taşımı...”
Bilin bakalım ne oldu?
Meşhur heccavın mezar taşı defalarca çalındı hayranları tarafından...

Şair Eşref’i babamın kitapları arasında keşfetmiştim.
Malum, Hilmi Yücebaş’ın “avcı-toplayıcı” modeliyle derlediği hiciv klasikleri, “hayatı-eserleri-bütün yönleri” kitapları.
Bir de Fahri Uzun’un “Bütün Eşref”i.
Anlamam çok güçtü o yıllarda. Yine de özellikle “ayıplı” dörtlüklerin şifrelerini çözmek ve okulda arkadaşlarıma kahramanlık şiiri vurgusuyla okumak bir nevi hobiye dönüşmüştü.
Daha sonra Cevdet Kudret’in “Eşref. Hicviyeler”inden çok faydalandım, hatta Eşref’in ne dediğini, kime dediğini, niçin dediğini bu kitap sayesinde kavrayabildim.

Haberin Devamı

Kalemi epeyce ağırdır Şair Eşref’in.
Öncülü Nef’i gibi, takipçisi Neyzen Tevfik gibi o da epeyce eziyet çekmiş.
Neyzen Tevfik demiş ya hani “sövmek müsekkin-i a’sabtır/sövmek sinirleri yatıştırır), belli ki ustası Eşref’ten öğrenmiş.
Kendi kendini yetiştirmiş, fazla eğitim alamamıştır; der ki “Biz hudâyi-nâbitiz, bizde muallim hakkı yok...”
Çeşitli nedenlerle (muzır, hain ve hatta melun neşriyat, içki düşkünlüğü vb.) hapis yatmış, sürülmüş.
Ama son nefesini verene kadar kafasına uyan, uymayan herkesi kalemiyle sopalamış.
Abdülhamid’den Hüseyin Cahit’e, İttihat ve Terakki’den namussuz vekillere herkes nasibini almış.
Hatta kendisine bile tehdit savurmuş:
“Eylemem ölsem de kizbi ihtiyâr (Ölsem de yalanı tercih etmem)
Doğruyu söyler gezer bir şâirim
Bir güzel mazmun bulunca Eşrefâ!
Kendimi hicveylemezsem kâfirim...”

Müzmin muhalif, orijinal, korkusuz bir kişilik.
Bugünün “twitter ortamında” yaşasaydı herhalde ortalığın tozunu atar, neticede de büyük ihtimal “kodesi boylardı...”
Dönemin meclisini taşlarken “Ey ahâli, yok duhuliye girin/ Her vilayetten getirdim seyredin” dedikten sonra kalemi bir elektrikli testere gibi çalışır:
“...Uğraşırken siz, binâ sarsılmalı,
Pantolon, setre, yelek yırtılmalı.
İndirin yek digere şaplakları,
Aşk edin tâ enseye kadar tırnakları.
Defter-i yek digeri cebren dürün,
Bâzı meb’ûsu boğarken öldürün.
İstirâhat eyleyin beş altı gün
Her zaman hazır size böyle düğün...”

Haberin Devamı

Şair Eşref’le ilgili yukarıda saydığım kitaplar sahaflarda kolayca bulunuyor, yenileri de yazılıyor.
Kitaplara ulaşmak sorun olur diye düşünüyorsanız, bu ayki NTV Tarih de yardımcı olabilir bu ilginç karakteri tanımak için.
Dergi, haziran sayısında Şair Eşref’in 100’üncü ölüm yıldönümünü iki kıymetli yazardan iki makaleyle kutlamış.
“Lekeler zâlimi, püsküllü belâdır kalemim” logosuyla sunulan yazılar Necdet Sakaoğlu ve Eniz Batur tarafından kaleme alınmış.
Eşref’i unutmayın, yazıp söylediklerini hiç unutmayın...

Yazarın Tüm Yazıları