Oynat bombayı...

KADIKÖY’deki maçta sahaya pet şişe, ses bombası, taş, bozuk para, çakmak, maytap atılmasını spor basınının bir bölümü "Mars’tan gelmiş bir uzay aracı" gibi karşıladı. Sanki ilk defa böyle bir hadise görüyorlar.

Kadıköy’de daha önce Hasan Şaş’ın kafasına yumurta atılması, dünyanın en beyefendi insanlarından biri olan kaleci antrenörü Eser Ağabey’in kafasının Şükrü Saracoğlu’nda atılanlarla yarılması filan tarihin tozlu yapraklarında kalmış sanki. Bu saydıklarım şu birkaç sezon içinde yaşananlar.

Maçın tansiyonuna göre, Kadıköy’de de, İnönü’de de, Ali Sami Yen’de de aynı film yaşanıyor. Stadın mimarisine tav olup "Kadıköy’de böyle şeyler olmaz, küfür yok, sahaya bir şey atmak yok" diye nutuk atanlar dışında herkes Saracoğlu’nun diğer statlardan zerre kadar farkı olmadığını zaten biliyordu.

Hafızaların her maç sıfırlanması dışında bir açıklaması olamaz bu durumun. Bu dediklerimi abartılı bulanlar, geriye dönerek Fenerbahçe-Galatasaray maçlarını incelesinler. Sahaya bir şey atılmayan, küfür edilmeyen derbi maçı vardı sanki daha önce. Şimdi ne olacak? Bu ilkel zihniyetli insan topluluğu Fenerbahçe’ye özgü değil. Aynı tip insanlardan Galatasaray’da da var. Onlar da ikinci yarıdaki maçta bunun bir benzerini yapacak. İş mi yani?..

Nihat Özdemir maçtan sonra "Örnek seyirci" dedi, "Frankfurt maçında da aynen bugünkü desteği bekliyoruz" dedi. Futbol Federasyonu yönetiminden Fenerbahçe yönetimine geçen Şekip Mosturoğlu, "Cezayı gerektirecek bir olay yaşanmadı" dedi. İş burada bitiyor zaten. Nihat Özdemir-Adnan Polat zihniyeti yıkılmadıkça her yıl en az iki hafta bunları konuşuruz biz.

Pazar gecesi Maraton’da şöyle tarihi bir diyalog yaşandı:

Erman Toroğlu: Mondragon’un kafasına gelen ses bombasını göster...

Şansal Büyüka: Oynat bombayı, çıkar dumanı...

Kleberson’un dublörü!..

2002’de üçüncü tamamladığımız Dünya Kupası’nın şampiyonu Brezilya Milli Takımı’nın oyuncusu olarak tanıdık Kleberson’u. İngiltere üzerinden Türkiye’ye transferi hakikaten bombaydı.

Dünyanın büyük kulüplerinin yakın markaja aldığı Brezilyalı futbolculardan birini Beşiktaş’ta görmek en azından bir futbolsever olarak beni de mutlu etmişti.

Ancak Kleberson başta Beşiktaş taraftarı olmak üzere Türk futbolseverleri pek memnun edemedi. Beklentiler yüksekti, Kleberson erken emeklilik havasına girmişti vesaire...

Pazar gecesi Kanal D’deki 3.Devre’de Sinan Engin, Kleberson’un durumunu "Bize bu adamın dublörü mü geldi?" diyerek değerlendirdi. Sinan Engin, Tigana’nın dört transfer istediğinin hatırlatılması üzerine de "Önce Tigana’yı Beşiktaş’a transfer etmek gerekiyor, önce Tigana Beşiktaş’a gelsin..." dedi.

Puan Baba Türbesi

YIlmaz Vural’ın çalıştırdığı Antalyaspor, yarım sezonda 5 maçı son dakika golüyle ya kaybetti ya da galibiyeti kaçırdı. Yılmaz Vural malum, futbol dünyamızın renkli karakterlerinden biri. Bacak alçılı vaziyette yaptığı yumruk şov, kart gören futbolcusunu "babacan yumruklarla" tahrip etme çabası filan hep akıllarda...

Türkiye’nin en çok sevilen şovmeni Beyaz da, bu renkli kişiliği geçtiğimiz cuma gecesi Kanal D’daki programında konuk etti... Pazar günü Antalyaspor için çok mühim bir maç daha vardı. Kendi sahasında Kayseri Erciyesspor’la oynuyordu Yılmaz Vural’ın ekibi. 1-0 geriye düştükleri maçı, 3-1 kazanmayı başardılar.

Maraton’da iş maçın yorumlanması kısmına gelince Erman Toroğlu "Beyaz uğuru yaptı herhalde Yılmaz, işe de yaradı hocam..." dedi Şansal Büyüka’ya.

Şansal Büyüka da, Beyaz’ın iyi bir futbolsever, sıkı bir Fenerbahçe taraftarı olduğunu hatırlattıktan sonra "Beyaz, takımı kötü giden hocayı çıkar programına kardeşim" dedi. Beyaz Show’un "Puan Baba Türbesi"ne dönmesi an meselesidir, ben söylemiş olayım...

Dinlendirilmiş hakem

SELÇUK Dereli’nin derbi maça atanma aşaması pek havalıydı.. İlk kez bir derbinin hakemi maçtan 10 gün önce belli oldu, Selçuk Dereli’ye geçen hafta maç verilmedi ve dinlendirildi.

Şimdi dinlenmiş hakem Selçuk Dereli’nin yönettiği maça, pazar gecesi spor programı yorumcularının rehberliğinde bir bakalım:

Lugano, Mondragon’a bulaştığı pozisyonda ikinci sarı karttan oyundan atılmalıydı.

Alex tribünleri de galeyana getiren düşme pozisyonunda kendini attı. Hakemi aldattığı için sarı kart görmesi gerekirdi.

Deniz’in Sabri’nin bileğine bastığı pozisyon kesin faul (Maç devam etti), kesin sarı kart. Pozisyonu ağır çekimde seyredenler "Kırmızı da verilebilir" dedi bu arada.

Önder’in Hasan Kabze’yi formasından çekerek başladığı serisini topla elle oynayarak noktaladığı pozisyon da yüzde yüz penaltı. Hakemin maçın neticesini etkilemiş olması veya olmaması tartışmasına girmek istemem. Maçı Fenerbahçe kazandı, nokta!

Ama şu soruyu sormadan da geçemeyeceğim: Dinlenmişi buysa, yorgunu nasıldır bu hakemlerin acaba?

Mondragon AĞBİ...

MAÇ sonrası Galatasaraylı Sabri, röportaj yapıyor. "Mondragon maç sırasında orta sahaya kadar yanına gelip bir şeyler söyledi sana? Ne söyledi öğrenebilir miyiz?" diye soruluyor.

Sabri, heyecanla konuşmaya başlıyor ve "Mondragon Ağbi" diyor. Sonra söylediğinin kulağa tuhaf geldiğini fark ediyor ve şöyle devam ediyor: "Ağbim sayılır o da... Yıllardır Türkiye’de, Türk sayılır artık..."
Yazarın Tüm Yazıları