Metallica/Ergenekon bağlantısı

PAZAR öğle saatleri. Zap cihazıyla bütünleşmişim.

Faruken Bayraktare’nin deyişiyle, "Kanallar arasında sekenzi!" vaziyetindeyim.

Avrasya TV, normalde Mustafa Balbay ve Emin Çölaşan’ın programını yayınlaması gereken saatte ekranı karartmış. Bir duyuru var:

"Mustafa Balbay tutuklandığı için Ankara Rüzgárı programını ekrana getiremiyoruz. Sesimizi duyan var mı?"

Fonda Metallica çalmakta: "Nothing Else Matters."

Ancak Metallica’nın versiyonu değil çalan.

"Kimin peki?" diyenlerin kafası karışsın: Finli çello-metal dörtlüsü Apocalyptica.

Sabah sabah gıy-gıy Metallica (Apocalyptica) iyi geldi.

Gazeteleri okurken Avrasya TV’yi açık bırakmayı tercih ettim, dinliyorum.

***

Bir süre sonra gazetede Kenan Evren’in hastalık haberini okudum.

...Ve sisteme bağlı özgüvensizlik merkezim tetiklendi, ruhumu cunta bastı, korkular sardı dört bir yanımı.

"Uyyy! Aptal Ganaaaaaad! Ouuuuv senü sümsük beyünlü!.." dedim Dilber Hala gibi.

Paranoyak hareketlerle kanal değiştirdim hemen.

Öyle ya! Savcı "dicitürk açılımı" yapıp izlenme kayıtlarını inceleyebilir, Avrasya’da o saatlerde normal zap süresinden fazla kalanları belirleyebilir ve bu Metallica bağlantısıyla yeni operasyon düzenleyebilir.

İster misin manşetleri savcı atsın?

"Apocalyptica Şifresi... Metallica Gerçeği... Encümen-i Çello... 1 numara hangi albüm?.."

Yaktın beni rock’n roll!

Read Quran, Charge Your Iman (Oku Kuran’ı, Şarjla İmanı)

SAADET Partisi’nin hip-hop konseri gibi.

Engin Noyan’ın üstünde, Saba Tümer’in programında gördüm sloganlı tişörtü:

"Read Quran, Charge Your Iman"

Yani "Oku Kuran’ı, Şarjla İmanı" yazıyor.

Siyah tişörte güzel fontlarla yazılmış, bir de cep telefonu şarj durumu işareti bulunmakta; "ful iman olarak..."

Mesajlı tişörtü seversem, siyasi içeriği, dünya görüşü filan pek umurumda olmaz giyerim.

Bu tişörtü de beğendim.

Sloganın peşinde internete daldım ve geçen sene Salih Zengin tarafından yapılan ve Today’s Zaman’da yayınlanan gayet doyurucu habere ulaştım.

34 yaşında Almanya doğumlu bir Türk tasarımcı/girişimci Melih Keskin’in icatlarındanmış.

"Make çay, not war", "Go Halal!" gibi başka güzel tişörtler de var.

Her üründen (sadece tişört yapmıyor) gelen 1 Euro’yu da Afrika’da AIDS yüzünden kimsesiz kalmış çocuklara yardım için veriyor.

Zaten Saadetli hip-hopçu çocukları da beğenmiştim.

Fehmi Koru, beni kovma!..

Sadece fotoğraflar kalır bir de Cihangir’deki evler

YÖNETMEN Sinan Çetin’in oynadığı bir fotoğraf makinesi (Praktica. Dresden’in gururu) reklamı var.

Boş bir kumsal. Güz.

Sinan Çetin kışın manyetik tarama cihazıyla plajda altın kolye arayan maceracı ruh gibi dolanmakta. Kendisi aynı zamanda dış ses:

"Hayat önümüzden akıp gider... Geride hatıralar kalır. Sonra onlar da solup gider... Elimizde sadece çektiğimiz fotoğraflar kalır... Hayat çekmeye değer..."

Güzel reklam filmi.

Fakat Sinan Çetin "bir buruk felsefi mutluluk mevsimi" vurgusu yaparken aralarda susuyor ya...

O sırada içimden bir hain espri makinesi fırlıyor ortaya ve son cümleden önce araya hemencecik "Bir de Cihangir’deki evler kalır..." sıkıştırıp kaçıyor.

Malum, Sinan Çetin’in Cihangir’deki gayrimenkul yatırımları pek çok habere konu oldu.

Servet kötüleyicisi değilim, olmak istemem. Malında mülkünde gözüm de yok.

Çalışmış, belli ki hak etmiş adam. İster han alır, ister hamam.

Ama içimdeki fırlamayı susturamıyorum.

Bak yine konuştu. Sus, ayıp!
Yazarın Tüm Yazıları