Meclis/LeBron/Manitu/Badminton hattı

NBA playoff’larıyla çakışmış olması beyne giden ana hatlarda karışıklıklıklara yol açsa da memnunum.

Bir kanalda çoğu bıyıklı, göbekli, takım elbiseli beyaz adamlar; bir kanalda dövmeli, irikıyım, şort/atlet siyah adamlar.

Olsun, uykusuz seyirci için bulunmaz nimet.

Heyecan dalgaları birbiriyle çarpışıyor.

Bir Oktay Vural/Mehmet Ali Şahin ikili mücadelesi sonrası Ersan İlyasova’nın “double-bubble”ıyla kendime geliyorum.

Mesela LeBron’un “ohannesburger!” dedirten smacıyla, bir vekilin “Toprağımı bir kızılderili şefi aşkıyla seviyorum” cümlesine aynı tepkiyi veriyorum.

Merak ettiyseniz ikisini de absürd, sıradışı ve bir tarafıyla dram bir tarafıyla komedi barındırdığı için ayağa kalkıp alkışladım!

Ulu Manitu, hürmetlerimi sunarım. Ugh!

* * *

Bu arada çok enteresan, aradan bir zaman geçtikten sonra “Şimdi ben bunu niye öğrenmiş oldum ki? Kafamdan hiç atamayacağım, Allahım ben ne yaptım!” dedirtecek bilgiler de edinebiliyorsunuz.

Görüşmelere ara verildiğinde TBMM’den Haberler tarzı bir bültene takıldım.

Tamamen şuursuzluk akımı yöntemiyle televizyon seyrettiğim için yapıyorum böyle tehlikeli işler, kaşıntı tutuyor bildiğiniz.

TBMM’nin spor aktiviteleri IV. Spor Oyunları nedeniyle yoğunlaşmış.

Meşhur futbolcularla halı saha maçı filan derken daha butik sporlara geçildi.

Atıcılıkta kim birinci, teniste kim üçüncü, okçulukta kim ikinci (ciddiyim, ok atarlarken gördüm!) öğrendikten sonra sıra badminton’a geldi.

* * *

Badminton?

Yok artık aşumankıroşe!

Tenisin kuzeni olan, Uzakdoğulular oynarken modern dans koreografisine dönüşen, uçuşan topu fileden aşırmaya dayalı, güzel ama bize uzak bir oyun.

TBMM’de badminton oynanması, gözümde saygınlığını artırmıştır onu da belirtmiş olayım!

Badminton finalini Fahrettin Poyraz kazanmış.

Nursuna Memecan da ikinci olmuş.

Tebrik ederim Nursuna Hanım, mühim olan yarışmak.

Ama ben kendime bunu niye yapıyorum?

Ah niye yapıyorum!!!

Vekillere uyku desteği

GAZETELERDE vekillerin uyku halini gördük.

Sanki okulda beden dersinden sonra edebiyat dersi denk gelmiş, öğretmenin de hadiseye “Tengriteg tengride bolmış Türk Bilge Kağan bu ödke olurtım...” diye Orhun dolaylarından yükleneceği tutmuş.

Kafa sırada, kollar ışığı azaltmak için ense üzerinden kavuşturulmuş.

Belli ki uyku basmış bünyeyi sabaha kadar “kaldır kol/indir kol/yuhala/alkışla” yapmaktan.

Bir maç/bir polemik ilerlerken benim de içim geçiyor kanepede.

O yüzden hak veriyorum, uyusunlar.

Hem zaten onlar da uyuklayan bir fotomuhabiri arkadaşımızı kıstırıp fotoğraflamışlar.

İşler çığrından çıkmasın, huzur ve barış ortamı bozulmasın.

Maazallah, bunu “uyuyan arkadaşa tavşan kulağı” veya “kaş/göz” yapma boyutu filan da var, insan düşününce fena oluyor!..