Topesto’nun bir arkadaşı sayesinde bulduğumuz, en az adı kadar tuhaf bir film seyrediyoruz. Filmin adı ‘Bubba Ho-Tep’
‘Evil Dead’i veya ‘Army of Darkness’ı (Kol yerine elektrikli testere taktırır baba ya, ne güzel filmdir!) seyretmiş olanlar, gözümüzde çok muteber bir insan olan Bruce Campbell’i tanır.
Filmde o oynuyor, bir de Ossie Davis var. Filmin konusunu anlatmaya çalışayım. Ben anlatırken saçmaladığımı düşünmeyin lütfen, konu hakikaten böyle.
Elvis Presley (Bruce Campbell) ölmemiştir. Şöhretin zirvesindeyken taklitlerinden birini kendi yerine geçirmiştir ve farklı bir hayat sürmüştür. Filmde, ömrünün son demlerinde ABD’de kimsenin umurunda olmayan minik bir huzurevinde çıkıyor karşımıza Elvis. Kimse inanmıyor ve deli sanıyor tabii abiyi.
Aynı huzurevinde bir başka mühim şahsiyet daha vardır: JFK. Evet, bildiğimiz Kennedy. O da ölmemiştir fakat, suikastın ardından ciddi bir operasyon geçirmiş, beyninden kopan parçanın yerine minik bir kum torbası konmuş ve Kennedy zenciye dönüştürülmüştür.
Evet yanlış okumadınız, Kennedy zenci olmuş.
Neyse, bunlar huzurlu bir şekilde huzurevinde (Nasıl ya?) yaşayıp giderken, bir anda enteresan şeyler olmaya başlar. Huzurevindeki tonton ihtiyarlar birer birer ölmektedir.
Olayları araştırmaya başlayan Elvis ve Kennedy; huzurevlerine Mısır’dan gelen kötü bir ruhun dadandığını ve hayata dönmek için tonton ihtiyarların ruhlarını -çok affedersiniz- ağzını popolarına yapıştırıp içine çekmek suretiyle araklamaktadır.
Elvis ve Kennedy güçlerini birleştirir ve kötü ruha savaş açarlar.
Çok saçma geliyor kulağa di mi? Ama o kadar güzel bir film ki anlatamam. Hatta seyrederken duygulandık bile.
*
Neyse, biz film sayesinde tepe sersemi olmuşken bir arkadaşımız aradı ve ‘Büyük gün bugün. Hadise 10 dakika sonra başlıyor’ demek ve evde ‘Akbaba’nın Üç Günü’ havası yaratmak suretiyle telefonu kapattı.
‘Büyük gün’ dediğimiz, ‘Mavi Ay’ın başlama günü.
Digitürk’teki Comedy Max, Bruce Willis ve Cybill Shepherd’ın oynadıkları ‘Mavi Ay’ın hayatımızdaki yeri çok büyük.
Ebru Çapa, perşembe günü çok güzel bir Bruce Willis yazısı yazmıştı. Onu da okuyun diyerek arkadaşıma selam sarkıtırım bu vesileyle.
‘Mavi Ay’ çok kişi tarafından sevilmiş, çok önemli bir dizi ama bizim açımızdan durum biraz daha farklı. Malum, bizim artık dana kadar bir insan olan Topesto’nun adı oradan geliyor (Ki aslında dizide Allyce Beasley’in oynadığı karakterin adı Agnes Dipesto’dur. Topesto değil de Dipesto yani...)
İsmi taktığımızda daha süt kuzusu gibi bir şeydi.
Sık sorulan bir sorudur: ‘Niye ona Topesto diyorsunuz?’
Vakti geldi artık açıklayalım. İstemiyordu aslında ama ikna ettik: Halk gerçeği öğrensin filan diye boğuntuya getirdik, ikna oldu.
‘Mavi Ay’ın ilk çıktığı 80’li yıllardayız. Hepimiz Cybill Shepherd’a hastayız.
Pazartesi diziyi seyrederken yine baktık, yine ‘Taş abla’ dedik hatta.
Bizim Topesto’nun orijinal olacağım diye saçmalamak gibi bir özelliği vardır. Şimdi biraz düzeldi ama saloz birer genç olduğumuz dönemde, orijinallik iddiası yüzünden yapmadığı saçmalık kalmamıştır. Kar yağdığında evden kayak takımıyla çıkmak gibi...
Uzatmayalım. Bizim ‘Ah Cybill... Tasma tak gezdir beni... ABD’ye gitmek ve tanışmak istiyorum...’ gibi manasız cümleler kurarak diziyi seyrettiğimiz dönemde bu bir gün çıkıp ‘Bu Bayan Topesto’nun da kendine has bir çekiciliği var...’ demek hatasına düştü.
Biz de ‘Abi o zaman verdik sana Bayan Topesto’yu. Bundan sonra senin adın Bay Topesto olsun’ dedik ve buna lakabı tokaladık...