Paylaş
Ali Güçlü Şimşek, Görkem Karabudak, Gökhan Şahinkaya, Dilan Balkay, Ahmet Ayzit... “Zorro maskelerini” takmış, cüppelerini giymiş vaziyette bekleyen ekipte yüksek konsantrasyon, tatlısından bir heyecan var.
Biletleri tamamen tükenen konseri izleyeceğim yere geçerken Gaye’nin sahne kostümü geçiyor yanımdan; beyaz, taşlı, tül pelerinli, yüksek belli mini eteğiyle Zeki Müren’e selam çakıyor GSA...
Dakikalar içinde de ekranlarda dönüp duran saykodelik imajlar ve eski ev eşyalarıyla ısıtılan rengârenk sahneye çıkıp “İstikrarlı Hayal Hakikattir” ile başlıyor ilk Açıkhava konserine...
“İstikrarlı Hayal Hakikattir” sloganı için çok anlamlı bir gece oluyor. Müzikte güç kotaran ve statükoyu sallamaya başlayan alternatif damar nihayet “büyük sahneyi” de ele geçiriyor.
Bu birinci kalite konser gecesinde içten içe herkes “er meydanında” tarihi bir galibiyet alındığının da farkında.
“Er meydanı” dediğim, elbette yaygın kullanılan, çocukluktan beri söylediğimiz haliyle “Açıkhava” veya “Harbiye Açıkhava...”
KAPI AÇILMIYORSA KIRINIZ!
İstanbul’un konserler tarihinin ikonik mekânı. Miles Davis’ten Bob Dylan’a, Nick Cave’den Leonard Cohen’e, İstanbul’a yolu düşen parlak yıldızları o sahnede izlemişiz bir kere...
Memleketin müzik yıldızları için de hep en prestijli, en sıkı hazırlanılan, kaç gece üst üste doldurduğuyla bağlantılı olarak hava kazanılan bir nevi zirve mekân...
1990’ların başında fotokopi şeklinde üretilen heavy metal fanzini “Laneth” olarak Açıkhava’yı tutabiliyor, yerli heavy metal gruplarının sahneye çıktığı bir konser düzenleyebiliyorduk mesela...
Fakat zamanla kapılarını bağımsız, alternatif müzik girişimlerine büyük ölçüde, hatta neredeyse tamamen kapattığına şahit olduk.
Yalnızca yerli ve milli yıldızlardan seçilen aynı isimler, her yıl neredeyse aynı sırayla konser verir hale geldiler. Versinler, tabii versinler de bu sahneye başkalarının da çıkmaya hakkı var.
Fakat kurulu düzen, otomatiğe bağlanmış “Açıkhava mekanizması” fırsat tanımıyor. Ne yapacaksın bu durumda? Hakkını kendin alacaksın...
Arkasına yeni ve daha rafine müziğin peşindeki kitlenin gücünü alarak hâkimiyet alanını genişleten alternatif, bağımsız müzik cephesi bu hakkını söke söke aldı.
Gaye Su Akyol’un konseri, Kültür AŞ’nin “İstanbul Kavuştayı” adı altında daha önce “Yüzyüzeyken Konuşuruz” ve “Dolu Kadehi Ters Tut” konserleriyle de başarılı olmuş projesi.
Projenin mimarı olan Kültür AŞ Genel Müdürü, İstanbul’un kültür, sanat, eğlence hayatının başarılı ve önemli figürlerinden Murat Abbas ve ekibinin Açıkhava’yı alternatif seslere açtığı konserlerin tamamı kapalı gişe oldu.
Er meydanında kazanılan bu galibiyet bu sebepten önemine önem katar, vesselam.
GSA SALLADI YUVARLADI
Konsere dönelim, orası daha güzel çünkü.
Gaye Su Akyol, hipersonik orkestrası ve Hey Douglas’tan Gazapizm’e, Barlas Tan Özemek’ten Ahmet Ayzit’e, fevkaladenin fevkinde dansçılara uzanan konuklarıyla salladı yuvarladı Açıkhava’yı...
Yenilerden “İsyan Manifestosu”na, eskilerden “Develer”e uzandı; “İlkbahar Sabahı” ve “Rüyalarda Buluşuruz” gibi klasikleri kendine özgü bir şekilde, “kökü mazide, başı fezada” bir güzellik olarak yorumladı.
15-16 şarkılık maratonun üstüne seyirci bırakmayınca 3 şarkı daha roketledi GSA ve ekibi İstanbul semalarına. Konser başladığı gibi “İstikrarlı Hayal Hakikattir” ile sona erdi.
Konser sonrası kuliste tebrik, kutlama ve simgesel bir müzik mabedinde “Yeni Törkiş Saykodelik Rock” bayrağını dalgalandırmanın gururu vardı.
SIRADA NEKROPSİ VAR
İSTANBUL Kavuştayı’nda bir sonraki hadise Nekropsi konseri olacak. Tarih 29 Eylül 2021, yer de elbette Açıkhava.
24 yıl önce Nekropsi’nin Açıkhava’daki performansı bir efsane olarak anlatılır müzik camiasında.
O konseri kaçırmış bahtsızlar için “Nekrop”un Açıkhava’daki bu konseri bir nevi teselli ikramiyesi de olacaktır.
Açıkhava’da Nekropsi konseri ha?
Çok uzun süredir duyduğum en iyi haberin bu olduğuna eminim...
Paylaş