FENERBAHÇE-Galatasaray arasında, Kadıköy’de oynanan ilk maçtan sonra tartışılan konulardan biri de Lig TV yorumcusu Rıdvan Dilmen’le ilgiliydi. Rıdvan’ın, maçı yorumlarken "rengini fazla belli ettiği" şeklinde, Galatasaraylılar’dan yükselen bir tepkiydi bu.
O maçı ben de televizyondan seyrettim ve açık konuşayım ben de Rıdvan Dilmen’in yorumlarını yanlı buldum. Fakat bunun üzerinde durmadım.
NTV’deki programında Rıdvan Dilmen "İki taraf da yanlı anlattığımı düşünüyor.İki tarafa da yaranamıyorsun.Fenerliler de ’Nasıl Galatasaray daha iyi oynadı’ diyebilirsin diye yükleniyor" şeklinde konuştu.
Hatasını düzeltir
Rıdvan Dilmen’in üzerine fazla gidilmemeli bu konuda bence. Bir hatası varsa -ki kendisi olmadığına inanıyor- düzeltir herhalde.
Ben G.Saraylıyım, bilmeyen yoktur herhalde. Bazen elim kaysa da, mümkün mertebe objektif olmaya çalıştığımı söyleyeyim hemen önce.
Spordaki gelişmeleri medya organları aracılığıyla takip edenler, hoşlarına gitmeyen bir düşünce, bir yorum okuduklarında hemen "Zaten o şu takımı tutar..." diye başlıyor söze.
Kendilerince haklıdırlar ama o kadar da basit gelişmiyor olaylar. Rıdvan’ın yorumu yanlı olsa maçı ne kadar etkiler, yansız olsa ne kadar etkiler?..
Yorumcular da bu taraftar hoşnutsuzluğundan şikayetçi aslında. NTV’de Okay Karacan "Beni de Barcelona taraftarı ilan etmişlerdi.Ondan önce de Real Madridli sanılırdım" dedi.
Barcelonalı var mı?
Düşünün yani işin boyutunu. Atıyorum, Barcelona-Real Sociedad maçı seyrediyorsunuz ve spikeri Barcelona yanlısı olmakla suçluyorsunuz.
Bu ne tuhaf bir aidiyettir? Ailede Barcelonalı mı vardı; Katalunya’dan mı gelip yerleştiniz Türkiye’ye?.. Bir maçı taraf tutmadan seyredemediğimizin kanıtı aslında bu durum.
Maçı anlatan, yorumlayan kişinin karşı takımı tutmasından çok, bizim takımımızı tutmamasını mesele yapıyoruz.
Birkaç yıl önce Murat Kosova, NBA ile ilgili bir programa Konya’dan gelen bir protesto e-mail’inden söz etmişti:
"Biz Konyalı Portlandlılar olarak, yanlı anlatımınızı protesto ediyoruz..." diye başlıyormuş e-mail. Durumu ortaya koyuyor zaten, öyle değil mi?..
Adnan seni Zaga’ya havale ediyorum
TELEGOL’deki "kağıt topla pozisyon canlandırma" hadisesinden geçen hafta bahsetmiştim. Okan Bayülgen’in şahane programı Televizyon Makinası’nda "Medya Arkası" bölümünde de bu konuya değinildi.
Pazar gecesi Telegol başladı, karşısına kuruldum televizyonun ve bombaları bekliyorum.
Adnan Aybaba, topla elle oynadığını itiraf eden futbolcu dahil herkesin penaltı dediği pozisyon için orijinallik olsun diye "Çarpmaydı bence" dedi.
Dese ve dursa neyse, ısrar da ediyor tabii. Serhat Ulueren bir süre sabrettikten sonra "Adnan, seni Zaga’ya havale ediyorum" dedi.
Programın yeni adı Zaga değil, Televizyon Makinası ama merak etmesin ben de hala Zaga diyorum kısaca...
Uykusuz haftasonu
HAFTA sonları, genellikle bütün hafta çalışıp yorulanların dinlendikleri, biraz kendilerine geldikleri, enerji topladıkları günlerdir öyle değil mi?
Değil vallahi! Eğer benim gibi kafayı sporla yormuşlardansanız, hafta sonu yorulduktan sonra hafta içi dinlenmek gerekiyor.
Cuma akşamı Kayserispor-Beşiktaş maçıyla başladım, Indian Wells Tenis Turnuvası’nın yarı filan maçı da sabaha karşıymış... Aaaa sabah erkenden de Formula 1 Malezya GP’si var... Kış sezonu bitiyor, son biathlon yarışları, bunları kaçırmayalım... Eee, Türk Telekomspor-Efes Pilsen maçı var, Tekel-Galatasaray maçı var. İngiltere Ligi’nde Fulham-Chelsea var, Newcastle United-Liverpoo maçı var...
İspanya’da Villarreal-Atletico Madrid’le, Barcelona Real Sociedad’la oynuyor.
Daha bunun NBA’i var...
Pazar gecesi, saat 02.00 civarlarında Telegol veya Ve Goool veya 3. Devre’nin karşısında uyumamak için bir kahve daha içerken yorgunluktan kolumu kıpırdatacak halim kalmamıştı.
Ama şikayetçi miyim bu durumdan? Tabii ki hayır. Sadece biraz uykusuzluk var, o kadar...
Faik Gürses topun gelişine vurdu
CNN Türk’te Ömer Çavuşoğlu-Aziz Üstel ve Faik Gürses hararetli bir şekilde tartışmakta. Ömer Çavuşoğlu, bir ara Faik Gürses’e dönüyor ve "Bu Beşiktaş’ı hem Fener hem Galatasaray yener, sokaktan kimi çevirsen yener" diyor. Beşiktaşlı Gürses, futbolda "topun gelişine vurmak" tabir edilen tarzda cevap verdi: "Ama yenemediniz bizi...
Montofon ineği ve hakem
MARATON’da Erman Toroğlu; Galatasaray-Kayseri Erciyesspor maçının hakemi Zafer Önder İpek’in performansının maç içinde iyi olduğunu ancak, son dakikada bütün düzgün kararlarını çöpe atacak bir hata yaptığını şu sözlerle açıkladı:
"Hani montofon ineğinden 100 litre süt alırsın -mübalağa ediyorum- sonra inek vurur tekmeyi, devirir kovayı ya; işte öyle oldu!"