Sevgili okur; şu anda masanın üstünde laptop’u ve yaklaşık 1 litre sıvı alabilen dev bardağı yerleştirecek kadar yer açmış bulunuyorum.
Sıcaklar dolayısıyla bir nevi "tembel hayvan" gibi ağır hareketler yaparak yaşadığım için, masada bir "hoppalacık bilgisayar" (dizüstü) ve bir kavanoz için yer açmak 10 dakikamı aldı.
Bu arada iki yeni arkadaşım koli formatında durmakta solumda: Mono Split Klima Dış Ünite ve Mono Split Klima İç Ünite.
Karışıklıkları önlemek için ufak koliye İç Ünite, apalak koliye de Dış Ünite diyorum.
İç Ünite ve Dış Ünite’nin evin salonuna yerleşme sürecini anlatayım en iyisi. Yoksa bu sıcakta toparlanamayacağız...
*
Klimalı ortamlarda hazırlanan hain hava durumu raporlarının terör örgütü bildirisini andırmaya başladığı günlerde, yani sıcaklar bastırmadan bir hafta önce klimayı gündeme aldım.
Baktım hava raporları sapıtıyor. Meteoroloji uzmanları, reytingleri katlamış olmanın verdiği özgüvenle açıklıyorlar vaziyeti: "Ter damlası olup yok olacağız... Afrika sıcağı burnumuzu kurutacak, kafamızı mikrodalga fırına sokmuş gibi olacağız..."
*
Bu yaz mevsimini de "Evin pencerelerini açtığımda; ooohhhh!.. Püfür püfür... Yüksekte ya benim ev..." diyerek atlatamayacağımı anlayınca evde klimatik bir ortam yaratmaya karar verdim.
Afrika sıcağı henüz Afrika’dayken, yani geçen hafta ortalarında ilk girişimi yaptım.
Reklamları seyredince telefonu açıp "Klima" demenizin yeterli olacağını düşünüyorsunuz ya, öyle olmuyor tabii. Bir "durup durup sıcak kapıya gelince panik olan tüketici" olarak klima satın alabileceğim mağazaya gittim. Bana bir numara verdiler ve arayıp keşif kuvvetlerini eve çağırmam gerektiğini söylediler.
Aradım keşif birliklerini... Ertesi gün akşam bir bey geldi, evi kontrol etti... Ben endişeyle izliyorum keşif görevlisini. Hatta bir ara "Serinleyecek mi doktor?.. Bu evi serinletebilecek miyiz?.." diyorum.
Kaşif, pembe kağıt veriyor bana.
"Klima bağlanana kadar bununla yelleneceğiz herhalde" diyerek alıyorum. Meğer tekrar mağazaya gitmem gerekiyormuş.
Gittim, keşif raporuna uygun bir klima seçtim, parasını da ödedim. Parayı ödeyince bir sıcak dalgası daha yaşadım ama olsun, ev serinleyecek.
Parayı da verdikten sonra (Geçen hafta cuma oluyor bu...), "Ne gün geliyor alemin kralı?" dedim.
"Çarşamba" cevabını alınca "Ama Afrikalı arkadaş salı burada olacak..." dedim kendi kendime.
"O gün kesin ama di mi? İşleri öyle ayarlayacağım..." dedim, "Tamam" dendi.
*
Detaylara girmeyeyim, çarşamba gününü burnumun ucunda biriken ter damlalarına üfleyerek geçirdim. Bu arada bir kez "Gelecek misiniz?" telefonu açtım, "Gece 11.00’e kadar çalışıyor arkadaşlar" cevabını alınca bu sıcakta bütün gün klima takanları düşünüp "Allah kolaylık versin" dedim.
Tam umudumun Afrika sıcağıyla harman olup eridiği anda, saat 21.30’da, kafayı yemiş olan kapı zilim "Miooonk-dioooounnnnk.. Miuk!" şeklinde titredi.
Baktım gayet yetkili servis görünümlü iki kişi, İç Ünite ve Dış Ünite ile çıkıp geldiler. Ben "Şu duvara ortalıyoruz usta! Nı-ha-ha!" derken, "Biz sadece getirdik" dediler.
"Nasıl yani?" dedim. "Bizim görevimiz getirmek, başkaları gelip monte edecek herhalde" dediler.
Sinir yokladı tabii: "Böyle bir arkadaş tutacak, diğeri yolacak, beriki yiyecek, son gelen de hani klima diyecek tarzı sezdim sizde..." demedim tabii. Adamlar zaten yorgun, onları mı suçlayacağım.
Fakat siz de takdir edersiniz ki evin girişine bırakılmış iki adet toraman koliyle baş başa kalınca insan suçlayacak birini arıyor.
Geciktiğim için kendimi zaten suçluyorum fakat söylediğiniz günde de bitirin bir işi be kardeşim...
*
İç Ünite ve Dış Ünite ve ben oturuyoruz şimdi evde.
Az önce Topesto aradı, durumu da biliyor ya, "Sende klima var mı?" dedi gülerek.
"Var desem başımız ağrımaz, hava tutuşacak, evde klima var fakat bağlı değil. Ama evde klima var mı, var abi!"
"Peki serinletiyor mu?.."
"Yanından hızlı geçersen ufak bir esinti yapıyor..."
"Gövö n’apıyor?"
"Dış Ünite’yi gözüne kestirdi, kurulunca oraya yancı yazılacak gibi bir his var içimde."