Paylaş
Filiz’i bindiği minibüste tanıdıktan sonra soğukkanlılığını kaybetmeyen ve doğru adımları atan bu genç arkadaşı gönülden kutlarım öncelikle.
Gürses’e şu dakikadan itibaren bu konuyla arasına mesafe koymasını, medya taleplerini artık kibarca geri çevirmesini ve alacağı ödülü doğmasını beklediği çocuğu için kullanmasını tavsiye edebilirim bir ağabeyi olarak.
‘SELFIE’CİLER YALNIZ MI?
Atalay Filiz konusunda “makul davranamayanlar” için ise uzun bir liste var elimizde.
İlk akla gelen elbette masum insanların canına kıymış katille “selfie” çektiren, tebrik eden, “Valla helal olsun sana” diyen polisler ve diğer görevliler oluyor.
Bu selfie saçmalığına gösterilen tepkiler doğru elbette.
Ancak tek saçmalayanın o resmi görevliler olduğunu söylersek hakça davranmış olmayız.
Bir sosyopatı seri cinayetler işleyen katil “mertebesine” eriştirmek konusunda medyaya istediğini vererek adını duyurmaya çalışan (affedersiniz) “popomun kenarı” uzmanların da yatacak yeri yoktur mesela. İstisnaları elbette tenzih ederim.
Bilimsel verileri vesaireyi geçtim, en dandiğinden bir “true crime/gerçek suç” kitabındaki “seri katil” tanımına bile uymayan Filiz’i hâlâ seri katil diye allayıp pullayan medyamıza da helal olsun!
YETİŞ BEHZAT Ç.
19’uncu yüzyıl oryantalist seyyahları gibi 4 koca bavulla filan gezen katili Ankara’daki çifte cinayetin ardından gereken ısrarla takip etmediğini düşündüğüm görevlilerin bir Behzat Ç. olmadığı kesin; onları da tebrik etmek gerekir elbette!
Peki başka?
Sosyal medyada Atalay Filiz adına açılmış olan ve 8 bin küsur kişi tarafından takip edilen bir “parodi hesap” var mesela.
“O son minibüse binmeyecektik...” gibi eğer Filiz’in işlediği cinayetleri unutabilirseniz “gülebileceğiniz espriler” çıkaran bu hesabı bir kara mizah girişimi olarak görmek mümkün.
Neticede “selfie” çektiren görevliler gibi sırtında yumurta küfesi taşımıyor bu parodi hesabı açan/yürüten kişi veya kişiler; bir katili şaka malzemesine dönüştürmekten rahatsız olmadıkları için eleştirmek abartılı olur; vicdanları bilir...
DAHA N’OLSUN BİZE?
Sosyal medya platformlarında katilin adını yazarak bir arama yaptığınızda empati yeteneklerini bir espri uğruna feda etmekte beis görmeyenlerin sadece bu hesapla sınırlı olmadığını da görüyoruz zaten.
Katilin yakalandığı pazar günü Türkiye’nin Avrupa Şampiyonası’nda Hırvatistan’la karşılaşacağı gündü aynı zamanda.
Maç sırasında Milli Takım’ın kötü oyunu karşısında “Fatih Hoca, Atalay Filiz’i alsana oyuna, en azından adam eksiltirdi...” esprisini sosyal medyaya salanların empati bahsinde “selfie” çektirenlerden çok üstte durduğuna inanmak güç...
Atalay Filiz vakası, “Bizim bir milli ve manevi değerlerimiz var; parmaklarınızı yersiniz valla” sosunun tadını çoktan kaybetmiş olduğunun bir nişanesidir özetle...
Başkalarının acılarına saygı duyamayacak hale gelmişiz, daha ne olsun bize?
İşlediği cinayetleri itiraf eden Atalay Filiz vakası yakalandığı ve cezaevi yoluna konulduğu için bu dava büyük ölçüde kapanmıştır netice itibariyle.
AL SANA YENİ TÜRKİYE
Peki empati duygumuzun, öyle veya böyle yakın geçmişe kadar var olduğuna inandığımız toplumun tutkalı değerlerimizin, saygının, sevginin, anlayışın katli konusunda ne yapacağız?
Türk filmlerinin klasik bir repliği vardır “Sen en güzel duygularımın katilisin” diye; onu mu tekrarlayacağız sabah akşam birbirimize?
Aslında bir cevabım var ama söylemeyeyim, moraliniz bozulmasın...
Al sana Yeni Türkiye; tepe tepe kullan canım...
Paylaş